i̇ğrenç

listen to the pronunciation of i̇ğrenç
Turkish - English

Definition of i̇ğrenç in Turkish English dictionary

iğrenç
disgusting

I think it's disgusting. - Bunun iğrenç olduğunu düşünüyorum.

The magazine is researching the most disgusting insects on the planet. - Dergi gezegendeki en iğrenç böcekleri araştırıyor.

iğrenç
hideous

Tom rolled up his sleeve, exposing a hideous scar. - İğrenç bir yara izini açığa çıkarmak için kolunu sıvadı.

Don't say these hideous words again! - Bu iğrenç sözleri tekrar söyleme!

iğrenç
foul

There is a foul odor in the air. - Havada iğrenç bir koku var.

The dirty clothes left a foul odor in the air of the locker room. - Kirli giysiler soyunma odasının havasında iğrenç bir koku bıraktı.

iğrenç
repulsive

Do you find me repulsive? - Beni iğrenç buluyor musunuz?

Smoking is a repulsive habit. - Sigara içmek iğrenç bir alışkanlıktır.

iğrenç
sickly
iğrenç
horrible
iğrenç
dread
iğrenç
sick
iğrenç
yuck

It looks really yucky. - O gerçekten iğrenç görünüyor.

It looks yucky to me. - O benim için iğrenç görünüyor.

iğrenç
disgusting, dirty, revolting, hateful, loathsome, repulsive, repugnant, repellent, foul, hideous, offensive, nasty, monstrous, abominable, abject, abhorrent, obnoxious
iğrenç
execrable
iğrenç
dreadful
iğrenç
loathsome

Spiders are loathsome little creatures. - Örümcekler iğrenç küçük yaratıklardır.

War is a loathsome business. - Savaş iğrenç bir iştir.

iğrenç
abominable

I heard that they discovered the footprints of an abominable snowman in the Himalayan mountains. - İğrenç bir kardan adamın ayak izlerini Himalaya dağlarında keşfettiklerini duydum.

I heard that footprints of an abominable snowman were found in the Himalayan mountains. - İğrenç bir kardan adamın ayak izlerinin Himalaya dağlarında bulunduğunu duydum.

iğrenç
sickening
iğrenç
damned
iğrenç
damn
iğrenç
cloying

Ana's boyfriend is so cloying. He's always trying to kiss her and hold her hand. - Ana'nın erkek arkadaşı çok iğrenç. O her zaman onu öpmeye ve onun elini tutmaya çalışıyor.

iğrenç
detestable
iğrenç
distasteful
iğrenç
dirty

Tom's shoes are dirty. - Tom'un ayakkabıları iğrenç.

He tells dirty jokes even to children. - Çocuklara bile iğrenç fıkralar anlatır.

iğrenç
frightful
iğrenç
ghoulish
iğrenç
abhorrent

Such an idea is abhorrent to her. - Böyle bir fikir onun için iğrenç.

iğrenç
filthy

You filthy beast, get out of here! - Seni iğrenç canavar, buradan defol!

iğrenç
accurst
iğrenç
crying
iğrenç
accursed
iğrenç
disgusting, loathsome, repulsive, detestable, foul
iğrenç
obscene
iğrenç
{s} rancid
iğrenç
{s} vile

Wisdom and goodness to the vile seem vile. - Alçak için bilgelik ve iyilik iğrenç görünüyor.

iğrenç
grisly
iğrenç
{s} repugnant

It's morally repugnant. - Bu ahlaken iğrençtir.

iğrenç tip
toad
iğrenç
sordid
iğrenç
disgust

I think it's disgusting. - Bunun iğrenç olduğunu düşünüyorum.

The magazine is researching the most disgusting insects on the planet. - Dergi gezegendeki en iğrenç böcekleri araştırıyor.

iğrenç
scum
iğrenç
abject
iğrenç
icky
iğrenç
infamous
iğrenç
gross

You saved all your baby teeth in this matchbox? That's gross! - Bütün bebek dişlerini bu kibrit kutusunda biriktirdin mi? Bu iğrenç!

Rat whiskers are gross. - Sıçan bıyıkları iğrençtir.

iğrenç
revolting

You're really revolting! - Sen gerçekten iğrençsin!

iğrenç
monstrous
iğrenç
horrid
iğrenç
hateful

I can't believe that Tom said such hateful things about Mary. - Tom'un Mary hakkında böylesine iğrenç şeyler söylediğine inanamıyorum.

iğrenç
fulsome
iğrenç
nasty

I didn't expect such a nasty response to my question. - Soruma böyle iğrenç bir yanıt beklememiştim.

He is not such a nasty fellow as you think. - O, sandığın gibi iğrenç adam değil.

iğrenç
noisome
iğrenç
poisonous
iğrenç
ugly

I'm afraid of cockroaches, because they are disgusting and ugly. - Hamam böceklerinden korkuyorum çünkü onlar iğrenç ve çirkinler.

iğrenç
offensive

Tom's jokes are offensive. - Tom'un esprileri iğrenç.

Your jokes were offensive. - Tom'un fıkraları iğrenç.

iğrenç
repellent
iğrenç
heinous

Tom was the victim of a heinous crime. - Tom iğrenç bir suçun kurbanıydı.

Sami committed a heinous crime. - Sami iğrenç bir suç işledi.

iğrenç
pestiferous
iğrenç
morbid
iğrenç
grotty
iğrenç
scurvy
'apşto'sınt iğrenç
'Apşto'sınt disgusting
iğrenç
the sickest
iğrenç
filth

You filthy beast, get out of here! - Seni iğrenç canavar, buradan defol!

iğrenç
{s} shocking

I wish I could say this was shocking. - Keşke bunun iğrenç olduğunu söyleyebilsem.

iğrenç
{s} slimy
iğrenç
{s} squirmy
iğrenç
{s} mawkish
iğrenç
{s} yucky

It looks really yucky. - O gerçekten iğrenç görünüyor.

It looks yucky to me. - O benim için iğrenç görünüyor.

iğrenç
{s} rank
iğrenç
{s} grievous
iğrenç
{s} hateable
iğrenç
gruesome
iğrenç
ghastly
iğrenç
foulness
iğrenç
{s} obnoxious

Tom was rude and obnoxious. - Tom kaba ve iğrençti.

Lawyers and real estate agents are rich or obnoxious. - Avukatlar ve emlakçılar zengin veya iğrençler.

iğrenç
{s} lousy

It made me feel lousy. - Bu beni iğrenç hissettirdi.

iğrenç
{s} nauseous

Tom is looking a little nauseous. - Tom biraz iğrenç görünüyor.

She's just a bit nauseous. - O sadece biraz iğrenç.

iğrenç
{s} mangy
iğrenç
{s} putrid

A putrid smell came up out of the hole in the ground. - Yerdeki delikten iğrenç bir koku çıktı.

iğrenç
detest
iğrenç
{s} villainous
iğrenç
{s} odious
iğrenç
god awful
iğrenç
{s} stinking
iğrenç
{s} scummy
iğrenç
abhor

Such an idea is abhorrent to her. - Böyle bir fikir onun için iğrenç.

iğrenç
{s} infernal
iğrenç bir biçimde
frightfully
iğrenç derecede imalı
fruity
iğrenç herif
pig
iğrenç iş
nasty business
iğrenç kimse
horror
iğrenç kokan kimse
stinker
iğrenç kokan kimse
stinkard
iğrenç kokmak
stink
iğrenç olmak
stink
iğrenç sözler
slop
iğrenç tip
jerk
iğrenç tip
stinkpot
iğrenç tip
insect
iğrenç yemek
swill
iğrenç şekilde
odiously
iğrenç şekilde
nastily
iğrenç şekilde
foully
iğrenç şekilde
revoltingly
iğrenç şey
sickener
iğrenç şey
stinker
iğrenç şey
aversion
salak ya da iğrenç kişi
shmo
çok iğrenç
It's disgusting
Turkish - Turkish
müstekreh
iğrenç
İğrenme duygusu uyandıran, tiksindiren, müstekreh: "Yazık, güzelleşmek istiyorsunuz, hâlbuki iğrenç kılıklara giriyorsunuz."- P. Safa
iğrenç
İğrenme duygusu uyandıran, tiksindiren, müstekreh