işleten

listen to the pronunciation of işleten
Turkish - English
keeper
driving
exploiter
genelev işleten kadın
madam
otel işleten kimse
(Turizm) publican
işle
function as

Some English adverbs function as adjectives. - Bazı İngilizce zarflar sıfat olarak işlevini yerine getirir.

işle
{f} manipulated

Sami manipulated Layla to do his dirty work. - Sami, Leyla'yı kirli işlerini yapması için yönlendirdi.

işle
manipulate

Sami manipulated Layla to do his dirty work. - Sami, Leyla'yı kirli işlerini yapması için yönlendirdi.

işle
{f} process

We eat more processed food than natural food. - Doğal gıdalardan çok işlenmiş gıdalar yiyoruz.

This computer has a Pentium processor. - Bu bilgisayarın bir Pentium işlemcisi var.

işle
{f} cultivated

They cultivated the land. - Onlar toprağı işlediler.

işle
cultivate

They say Zen cultivates our mind. - Zen'in aklımızı işlediğini söylüyorlar.

They cultivated the land. - Onlar toprağı işlediler.

işle
{f} processing

The customer is responsible for bank transfer processing fees. We thank you for your understanding. - Müşteri banka havalesi işlem ücretlerinden sorumludur. Anlayışınız için size teşekkür ederiz.

Two more food processing plants closed down this month. - Bu ay iki tane daha gıda işleme tesisi kapatıldı.

işle
till
işle
brocade
işle
engraving
işle
{f} handle

Tom can't handle this job on his own. - Tom tek başına bu işle başa çıkamaz.

Gunpowder needs to be handled very carefully. - Barut çok dikkatli şekilde işlenmeli.

işle
engrave
küçük araziyi işleten çiftçi
crofter
işleten
Favorites