There's no point in torturing him, he isn't going to confess.
- Ona işkence etmek anlamsız, o itiraf etmeyecek.
Stop torturing yourself.
- Kendine işkence etmeyi bırak.
She tortured a prisoner.
- O bir tutukluya işkence etti.
He tortured a prisoner.
- O bir hükümlüye işkence etti.
Stop torturing me. What did he say?
- Bana işkence etmeyi bırak. O ne dedi?
Stop torturing me. What did she say?
- Bana işkence etmeyi bırak. O ne dedi?
Layla wanted to torture Sami.
- Leyla, Sami'ye işkence etmek istedi.