He has a lot of ideas about running foreign workers.
- Onun yabancı işçilerin çalıştırılmasıyla ilgili çok sayıda fikirleri vardır.
Just then, the workers in the park brought over some small playing cards.
- Tam o sırada parktaki işçiler bazı küçük oyun kartları getirdiler.
The employees are paid biweekly.
- İşçilere iki haftada bir ödeme yapılır.
There are too many managers and not enough employees.
- Çok sayıda yönetici ve yeterli olmayan işçiler var.
They consider him their best employee.
- Onu en iyi işçileri olarak düşünüyorlar.
The outraged employee resigned at once.
- Çileden çıkan işçi derhal istifa etti.
Workers are taking a financial beating in the employment crisis.
- İşçiler iş krizinde mali yenilgi alıyorlar.
Many of the workers died of hunger.
- İşçilerin çoğu açlıktan öldüler.
A good workman always takes care of his tools.
- İyi bir işçi her zaman aletleriyle ilgilenir.
A bad workman always blames his tools.
- Kötü bir işçi her zaman aletlerini suçlar.
Many men were hired at the factory.
- Fabrikaya birçok işçi alındı.
It's important to unite as many workers as possible.
- Mümkün olduğunca çok sayıda işçiyi bir araya getirmek önemlidir.
The laborers are murmuring against their working conditions.
- İşçiler çalışma şartlarına karşı söyleniyorlar.
We saw laborers blasting rocks.
- Kayaları patlatan işçiler gördük.
He's a labourer on a riverboat.
- O bir nehir botunda bir işçidir.
Tom used to be our handyman.
- Tom bizim hünerli işçimizdi.
Tom is a real handyman.
- Tom gerçek bir becerikli işçi.
Here is a sample of the work of one of our workmen.
- İşte bizim işçilerden birinin işinin bir örneği.
I got dressed early, but the workmen have not yet arrived.
- Ben erken giyindim ama işçiler henüz gelmedi.