iğneler

listen to the pronunciation of iğneler
Turkish - English
needles
First person present tense of to needle
Screw adjusters to alter the air - fuel ratio in the carburetor Typically there as a low speed needle and a high speed needle, except in some stock 4-cycle classes where only 1 carb adjustment needle is present Oftentimes one can see a driver reach down to the engine and fiddle around with something during the race: The driver is adjusting one of the needles
(10) - Flip a coin If heads, the Defending Pokémon is now Paralyzed and Poisoned Pokémon with this attack: Brock's Sandslash L26
softwood trees have leaves that are called needles Like leaves on hardwood trees, needles perform photosynthesis, which turns sunlight into food for the tree
Blunt-pointed needles are best for working on most cross-stitch fabrics because they slide through the holes and between threads without splitting or snagging the fibers A large-eye needle accommodates most embroidery threads Many companies sell special 'cross-stitch' needles, but they're identical to tapestry needles; both are blunt tipped and large-eyed
Plural of needle
connects plotted points to the central line with vertical line segments (needles) See Example 37 2 for an example By default, adjacent points are connected to one another The NEEDLES option is available in all chart statements except the BOXCHART statement
iğne
needle

Tom picked a needle up off the floor. - Tom yerden bir iğne aldı.

Do you know why cactus have needles? - Kaktüslerin neden iğneleri olduğunu biliyor musunuz?

iğne
shot

The nurse gave me a shot. - Hemşire bana bir iğne yaptı.

The doctor gave me a shot. - Doktor bana iğne yaptı.

iğne
(Denizbilim) fiddle
iğne
sarcasm

He doesn't understand sarcasm. - O, iğnelemeyi anlamaz.

iğne
prickle
iğne
hype
iğne
(Bilgisayar) stylus
iğne
(Otomotiv) core
iğne
(Otomotiv) float needle
iğne
(Aydınlatma) post
iğne
spindle
iğne
(Denizbilim) hook

Tom put bait on the hook. - Tom olta iğnesine yem koydu.

The public bought it hook, line and sinker, didn't they? - Halk olta iğnesi, olta ve olta kurşunu aldı, değil mi?

iğne
hypodermic needle
iğne
pinprick
iğne
hypodermic syringe
iğne
pin

You could hear a pin drop in the room. - Odada bir iğne düşüşünü duyabilirdin.

It's quiet enough to hear a pin drop. - Bir iğnenin düşüşünü duyacak kadar yeterince sessiz.

iğne
injection

Tom is scheduled to die by lethal injection tonight. - Tom'un bu gece öldürücü iğneyle ölmesi planlandı.

I prefer taking medicine rather than getting an injection. - Ben iğne olmak yerine, ilaç almayı tercih ederim.

iğne
jujube
iğne
jab
iğne
pointer, needle (of a gauge)
iğne
(Botanik) style
iğne
pintle
iğne
style, gnomon (of a sundial)
iğne
spine
iğne
pin, straight pin; safety pin
iğne
sting

Whose sting is more painful: a bee's or a wasp's? - Kimin iğne batması daha ağrılıdır: Bir arının mı yoksa bir yaban arısının mı?

iğne
(akrep vb.) stinger
iğne
(arı vs.) sting
iğne
pricking sensation, prick, pricking
iğne
needle, hypodermic needle
iğne
syringe, hypodermic syringe
iğne
biting remark
iğne
needle, sewing needle
iğne
prick

I pricked my thumb with a needle. - Baş parmağıma iğne batırdım.

He pricked himself with a pin. - O, bir iğne ile kendini deldi.

iğne
needle (of a coniferous tree)
iğne
(süs) brooch
iğne
brooch, pin
iğne
needle; pin, straight pin, safety pin; pointer, needle; spicule, sting; brooch, pin; fishhook; syringe, hypodermic, hypo; injection, shot, jab; pinprick, sarcasm, dig (at sb)
iğne
spicule
iğne
stinger, sting (of an insect)
iğne
pointer
iğne
shot, injection
iğne
bodkin
iğne
hypodermic
iğne
brooch
Turkish - Turkish

Definition of iğneler in Turkish Turkish dictionary

iğne
Vücuda bu yolla ilaç verme işi: "Eczacının yaptığı bir adrenalin iğnesinden sonra gözlerini açtı."- H. Taner
iğne
Toplu iğnenin süs olarak kullanılan, iri başlı, renkli bir türü
iğne
Baş, göğüs, yaka vb. yerlerde kullanılan kuyumcu işi süs eşyası
iğne
Dikiş dikmeye yarayan, ince, ucu sivri, bir ucunda iplik geçecek deliği bulunan çelik araç
iğne
Bazı böceklerde bulunan savunma organı
iğne
Dikiş dikmeye yarayan, ince, ucu sivri, bir ucunda iplik geçecek deliği bulunan çelik araç. İki şeyi birbirine tutturmaya yarar ince, uzun, ucu sivri, metal araç
iğne
Vücuda bu yolla ilâç verme işi
iğne
Oltanın ucundaki küçük çengel
iğne
Dokunaklı söz
iğne
Bitkilerde yumurtacıkla tepecik arasındaki sapçık
iğne
İki şeyi birbirine tutturmaya yarar ince, uzun, ucu sivri, metal araç
iğne
Kas veya damar yoluyla vücuda sıvı bir ilacı basınçla vermek için kullanılan pompa
iğne
Bazı araçların ucu sivri parçaları
iğne
Kaslar veya damar yoluyla vücuda sıvı bir ilacı vermek için kullanılan araç, enjektör, şırınga
iğne
Giysi ve benzeri şeyleri dikmeye yarıyan ucu sivrice delici bir alet
iğne
Zerk yolu ile vücuda verilen ilaç
iğne
Botanikte bitkilerde yumurtacıkla tepecik arasındaki sapçık
İğne
(Osmanlı Dönemi) MİHYAT
İğne
(Osmanlı Dönemi) HIYAT
İğne
(Osmanlı Dönemi) VAHİR
iğneler
Favorites