içerisi

listen to the pronunciation of içerisi
Turkish - English
inside, the interior
inside, interior, inner part
interior

The interior of the house was very attractive. - Evin içerisi çok cazipti.

içeri
in
içeri
{s} indoor

Do you wear shoes indoors? - İçeride ayakkabı giyer misin?

I prefer to stay indoors. - Ben içeride kalmayı tercih ederim.

içeri
indoors

Do you wear shoes indoors? - İçeride ayakkabı giyer misin?

We are eating breakfast indoors. - Biz içeride kahvaltı ediyoruz.

içeri
clink
içeri
(Bilgisayar) outset
içeri
go inside
İçeri
come inside
içeri
(moving) in, inside, within; indoors; into the interior; inland: Feriha içeri girdi. Feriha went inside. Büyük İskender ordusunu içeri yürütmeye karar verdi. Alexander the Great decided to march his army into the interior
içeri
inside, interior; clink, the cooler, the nick, the can" " kodes; in, inside, to the inside
içeri
within

Tom should be here within fifteen minutes. - Tom on beş dakika içerisinde burada olmalı.

Within days, Japan captured the American island of Guam. - Birkaç gün içerisinde, Japonya, Amerikan Guam adasını ele geçirdi.

içeri
(a person's) true self, heart, soul
içeri
(Konuşma Dili) jail, prison
içeri
inside, interior, inner part: Evin dışı çirkin, fakat içerisi güzel. The house's exterior is ugly, but its interior is attractive
içeri
inner, interior, inside: içeri daire the inner apartment
Turkish - Turkish
bakınız: içeri
içeri
Hapishane
içeri
Gönül, yürek
içeri
İç yana, iç yana doğru
içeri
İç yüzeyde, iç bölümde olan
içeri
Belirtilen durumunda, iç, iç yüzey. İç yüzeyde, iç bölümde olan. İç yana, iç yana doğru: "İçeri girmekten korkarak bahçedeki demir kanepeye oturmak istedi."- P. Safa
içeri
Belirtilen durumunda, iç, iç yüzey
içeri
İç yan, iç bölüm
içeri
in
içerisi
Favorites