içerdiği

listen to the pronunciation of içerdiği
Turkish - English
(Bilgisayar) containing
(Bilgisayar) contains

Have you noticed that the word 'problem' contains the word 'poem'? - 'Problem' kelimesinin 'şiir' kelimesini içerdiğini fark ettiniz mi?

Malnutrition occurs when a person's diet contains too few or too many nutrients. - Kötü beslenme bir kişinin diyetinde çok az ya da çok besin içerdiği zaman oluşur.

içer
comprise
içer
{f} involved
içer
contain

His speech contained many fine phrases. - Konuşması birçok güzel cümle içeriyordu.

The suitcase contained nothing but dirty clothes. - Valiz kirli çamaşırlardan başka bir şey içermiyordu.

içer
involve

I'm sure there's an option that doesn't involve a bribe. - Rüşvet içermeyen bir seçenek olduğuna eminim.

I took a speed-reading course and read War and Peace in twenty minutes. It involves Russia. - Ben hızlı okuma kursu aldım ve yirmi dakika içinde Savaş ve Barışı okudum. Bu Rusya'yı içeriyor.

içer
include

This financial audit also includes an evaluation of the company's assets. - Bu mali denetim, aynı zamanda şirketin varlıklarının bir değerlendirmesini içerir.

Tom's duties include raking the leaves. - Tom'un görevleri yaprakları tırmıkla toplamayı içermektedir.

içer
{f} included

The parade included six marching bands. - Geçit töreni altı tane bando içeriyordu.

The exam included mathematics, physics and chemistry. - Sınav matematik, fizik ve kimyayı içeriyordu.

içer
comprising

The Kalmar Union, comprising Sweden, Denmark and Norway, broke apart in 1523. - İsveç, Danimarka ve Norveç'i içeren Kalmar Birliği, 1523'te ayrıldı.

içerdiği
Favorites