Sen gitmeden önce seni görmek istiyorum.
- I want to see you before you go.
Burada daha uzun kalmak istiyorum.
- I want to stay here longer.
Seni ondan daha çok seviyorum.
- I love you more than him.
Seni ondan daha çok seviyorum.
- I love you more than her.
Keşke söylediğimi geri alabilsem.
- I wish I could take back what I said.
Keşke uyarılarını dinleseydim.
- I wish I had listened to your warnings.
Zengin olmak acaba nasıl bir şey?
- I wonder what it feels like to be rich.
Acaba Oka Bey İngilizce öğretecek mi?
- I wonder if Mr. Oka will teach English.
Onu işittiğime üzüldüm.
- I am sorry to hear that.
Bence yarın yağmur yağmayacak.
- I think it won't rain tomorrow.
Bence herkes biraz pişmanlık ile kendi çocukluğuna geri bakar.
- I think everyone looks back on their childhood with some regret.
Yarın yağmur yağacağına bahse girerim.
- I bet it will rain tomorrow.
Dave'in yeni arabası için epeyce para ödediğine bahse girerim.
- I bet Dave paid a pretty penny for his new car.
Eminim her şey yoluna girecek.
- I bet all will turn out well.
Tom'un gülmeyi hâlâ durdurmadığından eminim.
- I bet Tom still hasn't stopped laughing.
Anladım, bu yüzden saçmalık yok, değil mi?
- I got it, so no bullshit, okay?
Sanırım onu doğru anladım.
- I think I got it right.
Umuyorum ki,Japonya anayasaya göre hareket edecek.
- I hope that Japan will abide by its Constitution.
Umarım iyi bir yolculuk geçirirsin.
- I hope you have a good trip.
Umarım kaza geçirmemiştir.
- I hope he hasn't had an accident.
Umarım kötü bir şey olmaz.
- I hope something bad doesn't happen.
Umarım biri bizi kurtarmak için gelir.
- I hope someone comes to rescue us.
Hepsinin içinde en çok seni seviyorum.
- I love you the best of all.
Ağlama. Seni seviyorum.
- Don't cry. I love you.
Bunu daha önce yaptığını anlıyorum.
- I see you've done this before.
Niçin oraya gitmek istemediğini anlıyorum.
- I see why you don't want to go there.
Kanımca Tom'un çok iyi bir işi yok.
- I think Tom doesn't have a very good job.
Sanırım sen haklısın.
- I think you're right.
Sanırım yakında tüm işleri bitirmiş olacaksınız.
- I think you will have done all the work soon.
Galiba denememek daha iyi.
- I think it's better not to try it.
Galiba bunu Tom söyledi.
- I think Tom said that.
Sanırım bir şey yanıyor.
- I think something's burning.
Sanırım Tom'a çok kötü bir şey oldu.
- I think something terrible has happened to Tom.
Tom, buraya gel, seni istiyorum.
- Tom, come here, I want you.
Başka kız arkadaş istemiyorum. Seni istiyorum.
- I don't want another girlfriend. I want you.
Bu süt hâlâ iyi mi acaba.
- I wonder if this milk is still good.
Değişim öğrencileri bu kulübe katılabiliyor mu acaba?
- I wonder if exchange students can join this club.
Hayatımda sana ihtiyacım var.
- I need you in my life.
Tom, şu anda sana ihtiyacım var.
- Tom, I need you right now.
Ben emin değilim ama sanırım öyle.
- I'm not certain, but I think so.
Mm- hm. Ben de öyle düşünüyorum.
- Mm-hm. I think so too.
Ah ..... evet, ben öyle düşünüyorum.
- Uh.....yes, I think so.
Yürüyüşe itirazım yok.
- I don't mind walking.
Onu senin için yapmaya itirazım yok.
- I don't mind doing that for you.
Ben eyaletler arasındayım.
- I'm on the interstate.
Geçen gün yoğun bir eyaletler arası yolun ortasında benzinim bitti.
- The other day I ran out of gas in the middle of a busy Interstate.
It ill beseemes a knight of gentle sort, / Such as ye haue him boasted, to beguile / A simple mayd, and worke so haynous tort, / In shame of knighthood, as I largely can report.