hukuki

listen to the pronunciation of hukuki
Turkish - English
judicial
legal

Layla lost her company after a bitter legal dispute with a supplier. - Leyla bir tedarikçiyle olan acı bir hukuki ihtilaf sonrasında şirketini kaybetti.

The accused is a legal term. - Sanık hukuki bir terimdir.

(Pisikoloji, Ruhbilim) de jure
(Kanun) loyal
(Kanun) decreet
legal, of or relating to law
juristical
juristic
(Hukuk) legal, de jure, judicial
judiciary
legal act
hukuki çerçeve
(Kanun) legal framework
hukuki danışman
(Ticaret) lawyer
hukuki dayanak
legal basis
hukuki durum
(Ticaret) statute
hukuki durum
(Latin) status
hukuki ehliyet
(Kanun) civil liability
hukuki hak
jus
hukuki ihtilaf
(Ticaret) litigation
hukuki işlem
(Kanun) legal transaction
hukuki işlemleri durdurma
caveat
hukuki kişilik
(Kanun) legal personality
hukuki mütalaa
legal opinion
hukuki mütalaa
opinion
hukuki ortak
(Ticaret) associate
hukuki pozitivizm
legal positivism
hukuki raporlar
law reports
hukuki sorumluluk
(Sigorta) legal liability
hukuki süreç
judicial process
hukuki tavsiye
legal advice
hukuki tağyir
(Kanun) accession
hukuki terimler ve ibareler
(Kanun) words
hukuki yaptırım
law enforcement
hukuki yarar
(Kanun) legal interest
hukuki yeterlik
(Politika, Siyaset) validity
hukuki olarak
legally
hukukî mücadele
Legal struggle
hukuki ayrılık
(Pisikoloji, Ruhbilim) de jure segregation
hukuki ayrım
(Kanun) de jure segregation
hukuki açıdan
jurally
hukuki bağlantı
legal relevancy
hukuki belgelerin veya hükümlerin özünü ortaya koyucu yorumlama
(Hukuk) construction
hukuki birleşme
(Kanun) legal relation
hukuki boşluk
(Ticaret) legal gap
hukuki danışmanlık
legal counselling
hukuki dava (tazminat vb)
(Kanun) civil trial
hukuki düzenleme
(Hukuk) legal arrangement
hukuki ehliyet
legal capacity
hukuki ehliyetsizlik
(Kanun) legal incapacity
hukuki ehliyetsizlik
legal disability
hukuki engel
(Kanun) legal obstacle
hukuki esbabı mucibe
(Kanun) findings of law
hukuki esbabı mucibe
(Kanun) findings of taw
hukuki fayda
legal benefit
hukuki fiil
(Kanun) juristicial act
hukuki fiil
juristic acts
hukuki fiiller
jurisdic acts
hukuki hadise
juridical fact
hukuki halefi
(Kanun) successor in title
hukuki hata
(Kanun) legal mistake
hukuki hata
judicial error
hukuki ilişki
(Kanun) legal relationship
hukuki istidlaller
(Kanun) inference of law
hukuki işlemlerde şekil
(Kanun) form of juristic acts
hukuki kapsam
legal scope
hukuki kimlik
(Hukuk) legal personality
hukuki kişiliğin korunması
(Hukuk) retention of legal personality
hukuki mani
(Kanun) legal impediment
hukuki mesnet
legal base
hukuki mesuliyet
(Kanun) civil responsibility
hukuki mülahaza
legal conclusion
hukuki olarak
juristically
hukuki ortaklık
(Hukuk) judicial cooperation
hukuki reform
legal reform
hukuki risk
legal risk
hukuki sebep
(Kanun) legal reason
hukuki sebep
(Kanun) cause of action
hukuki sebep
(Latin) justa causa
hukuki sonuç
(Kanun) legal conclusion
hukuki sonuç
(Kanun) legal effect
hukuki sonuç
legal result
hukuki sonuçlar
legal results
hukuki sorumluluk
(Hukuk) civil liability
hukuki sorun
(Kanun) question of law
hukuki süreçler
(Hukuk) legal procedures
hukuki sınır
(Askeri) de jure boundary
hukuki tarif
(Kanun) judicial definition
hukuki tefsir
(Kanun) legal interpretation
hukuki usule aykırı olarak
(Kanun) without due process of law
hukuki uygunluk
(Hukuk) legal conformity
hukuki vakıa
(Kanun) legal fact
hukuki varlık
legal entity
hukuki varsayım
(Kanun) fiction of law
hukuki vasıtalar
(Hukuk) legal instruments
hukuki veya kanuni vecibe
(Kanun) legal obligation
hukuki yardım
legal support
hukuki yardımda bulunan kişi
(Latin) advocatus
hukuki yargı
legal judgement
hukuki yazışma
legal correspondence
hukuki yetkiler
legal authorities
hukuki yorum
(Kanun) legal interpretation
hukuki yorum bilimi
(Kanun) legal hermeneutics
hukuki çıkarımlar
(Kanun) inference of law
hukuki öyküler
legal stories
hukuki şartlar
condicio juris
hukuki, hukuksal
legal, juridical tüzel
itiraz edilen hukuki tasarruf
(Politika, Siyaset) contested act
lider kuruluş; hukuki danışman; hat yükselticisi; çevrim anahtarı üreteç (LKG) a
(Askeri) lead agent; legal adviser; line amplifier; loop key generator (LKG) adapter
yolcu hukuki sorumluluğu
(Sigorta) passenger legal liability
Turkish - Turkish
Hukuk ile ilgili, hukuksal, tüzel
hukuksal
HUKUKÎ
(Osmanlı Dönemi) (Hukukiyye) Hukuka ait, hukuk işleriyle alâkalı
hukuki bağ
Vatandaşlık, yurttaşlık gibi kişi veya şeyleri devlete bağlayan bağ
HUKUKİ TAĞYİR
(Hukuk) İşleme; bir kimsenin malik olmadığı şeyi işlemesi veya değiştirilmesi
hukuki metroloji
Metrolojinin, hukukî konuların gerektirdiği durumlarda, ölçme metotları, ölçme birimleri ve ölçme aletleri ile ilgili olan kısmı
English - Turkish

Definition of hukuki in English Turkish dictionary

hukuki danışmanlık sözleşmesi
(Kanun) Legal counselling agreement
hukuki
Favorites