Ev sahibesi bugünlerde onu çok nadiren ziyaret ettiğimden şikayet etti.
- The hostess complained that I visit her so rarely these days.
Tom partinin hostesiyle dans etti.
- Tom danced with the hostess of the party.
Hostes muhtemelen onun küstahlığına tahammül edemedi.
- The hostess couldn't possibly put up with his arrogance.
O, bir hostesle evlendi.
- He married an air hostess.