hopelessness, despondency, despair

listen to the pronunciation of hopelessness, despondency, despair
English - Turkish

Definition of hopelessness, despondency, despair in English Turkish dictionary

desperation
çaresizlik

Tom'un yüzünde bir çaresizlik görüntüsü vardı. - Tom had a look of desperation on his face.

İntihar çaresizlik davranışıdır. - Suicide is an act of desperation.

desperation
ümitsizlikten ileri gelen dengesizlik
desperation
ümitsizlik
desperation
gözü dönmüşlük
desperation
umarsızlık
desperation
{i} her şeyi göze alma
desperation
{i} umutsuzluk

Umutsuzluk, hayatını tehlikeye atmasına neden oldu. - Desperation has led him to risk his life.

Umutsuzluktan dolayı o plana vardık fakat kitap iyi sattı. - We arrived at that plan out of pure desperation, but the book sold well.

English - English
{i} desperation
hopelessness, despair
{i} desperateness
hopelessness, despair
wanhope
hopelessness, despondency, despair
Favorites