Tom pressed a button on the speakerphone.
- Tom hoparlörde bir butona bastı.
Are we on speakerphone?
- Biz hoparlörlü telefonda mıyız?
Are we on speakerphone?
- Biz hoparlörlü telefonda mıyız?
He listened closely to the speaker.
- Hoparlöre yakın dinledi.
I was asked to sit on the platform with the speakers.
- Hoparlörlerle platformda oturmam isteniyordu.
I asked him to turn down the volume on his speakers.
- Ondan hoparlörlerindeki ses seviyesini azaltmasını rica ettim.