Ulusal bayramlarda bayrakları havaya kaldırmalıyız.
- We put up the flags on national holidays.
Bayramlardan nefret ederim, çünkü bayramlarda neşeli ve mutlu olmalıyım ve olamıyorum.
- I hate holidays, because I ought to be merry and happy on holidays, and can't.
Deniz Günü, temmuz ayının üçüncü pazartesi günü kutlanan, Japonya'nın ulusal bayramlarından biridir.
- Sea Day is one of the Japanese national holidays celebrated on the third Monday in July.
Bugün İzlanda'da ulusal bir bayramdır.
- Today is a national holiday in Iceland.
Her şahsın dinlenmeye, eğlenmeye, bilhassa çalışma müddetinin makul surette sınırlandırılmasına ve muayyen devrelerde ücretli tatillere hakkı vardır.
- Everyone has the right to rest and leisure, including reasonable limitation of working hours and periodic holidays with pay.
Yirmili yaşlarda birçok geç kadın yaz tatilleri esnasında yurt dışına gitmeyi planlıyorlar.
- Many young women in their 20s plan to go abroad during their summer holidays.
O, Fransa'da bir tatil yapmak için kocasını ikna etti.
- She talked her husband into having a holiday in France.
Ebeveynleriyle tatile çıkmayı reddetti.
- He refused to go on holiday with his parents.
Doktor bana uzun bir tatile çıkmamı tavsiye etti.
- The doctor advised me to take a long holiday.
Biz iki haftalık bir tatil yapacağız.
- We'll take a two-week holiday.
Sadece bir tatil yaptın.
- You just had a holiday.
Şimdi hiçbir şekilde hasta olmama izin verilmiyor. Yarın benim tatilim.
- I am, by no means, allowed to become ill now, tomorrow is my holiday.
Koşullar bana böyle bir tatil izin vermez.
- Circumstances do not permit me such a holiday.
Where will you be spending the holidays?.
I want to take a French course this summer holiday.
... web sites if you've been browsing at holidays for ...
... 304 up you know three or four thousand on holidays ...