I would have gladly gone abroad during high school, but my parents didn't want me to.
- Lise sırasında hoşnutlukla yurt dışına gitmek isterdim ama ebeveynlerim gitmemi istemezdi.
He will be only too glad to help you.
- Sadece ,sana yardım etmekten çok hoşnut olacak.
I'm glad you're pleased.
- Ben senin hoşnut olmandan memnunum.
Tom looks very content.
- Tom çok hoşnut görünüyor.
You look very content.
- Çok hoşnut görünüyorsun.
I'm glad you're pleased.
- Ben senin hoşnut olmandan memnunum.
I thought you'd be pleased.
- Ben senin hoşnut olacağını düşündüm.
She was much delighted at my gift.
- O hediyemden çok hoşnut oldu.
Tom will be delighted to hear that.
- Tom onu duyduğuna hoşnut olacak.
We must keep the customers satisfied.
- Müşterileri hoşnut tutmalıyız.
If I had 25% more income, I'd be more satisfied with my life.
- Eğer yüzde 25 daha fazla gelirim olsaydı yaşamımdan daha hoşnut olurdum.