Felicja enjoys watching TV.
- Felicja, TV izlemekten hoşlanır.
Most young adults enjoy going out at night.
- Çoğu genç yetişkin geceleyin dışarı çıkmaktan hoşlanır.
I don't care for foreign food.
- Ben yabancı yemekten hoşlanmam.
I don't care for sports.
- Sporlardan hoşlanmam.
Mary's boss is a bit too tactile for her liking.
- Meryem'in patronu, onun hazzetmeyeceği kadar temastan hoşlanan biri.
I cannot help liking him in spite of his many faults.
- Çok sayıda hatasına rağmen ondan hoşlanmamak elimde değil.