hizmetinizde

listen to the pronunciation of hizmetinizde
Turkish - English
at your service
By way of introduction on first meeting another person

James Bond. At your service.

at your disposal, at your command
hizmet
service

In Japan it is not customary to tip for good service. - Japonya'da iyi hizmet için bahşiş vermek geleneksel değildir.

Everyone has the right of equal access to public service in his country. - Her şahıs memleketin kamu hizmetlerine eşitlikle girme hakkını haizdir.

hizmet
{i} duty

The traditional way of learning a language may satisfy at most one's sense of duty, but it can hardly serve as a source of joy. Nor will it likely be successful. - Bir dil öğrenmenin geleneksel yolu olsa olsa birinin görev duygusunu tatmin edebilir ama o bir sevinç kaynağı olarak hizmet edemez. Ayrıca muhtemelen başarılı olmayacaktır.

hizmet
employment
hizmet
waiting

We're waiting to be served. - Biz hizmet edilmeyi bekliyoruz.

We were waiting on him for ten minutes. - On dakikadır ona hizmet ediyorduk.

hizmet
{i} function
hizmet
post

Postal services are a government monopoly. - Posta hizmetleri devlet tekelindedir.

The postal service in this country isn't fast. - Bu ülkede posta hizmeti hızlı değildir.

hizmet
(Ticaret) services

Bank services are getting more and more expensive. - Banka hizmetleri gittikçe daha pahalı oluyor.

Postal services are a government monopoly. - Posta hizmetleri devlet tekelindedir.

hizmet
(Kanun) servitude
hizmet
servicing
hizmet
labor-intensive
hizmet
yoke
hizmet
(Kanun) employment contract
hizmet
station

Why on earth did you take him to the station? - Hangi akla hizmet onu istasyona götürdün?

hizmet
labour-intensive
hizmet
attendance
hizmet
attention
hizmet
line

After some freight cars were derailed, services were suspended on the Chuo Line. - Bazı yük vagonları raydan çıktıktan sonra, hizmetler Chuo Hattı üzerinde askıya alındı.

hizmet
serve

This hotel does not serve lunch. - Bu otel öğle yemeği hizmeti vermez.

He served his master well. - O, efendisine iyi hizmet etti.

hizmet
ministry
hizmet
{i} ministration
hizmet
at service
hizmet
labor intensive
hizmet
service, employ; duty, function; care, attention
hizmet
care, maintenance
hizmet
labor
hizmet
labour [Brit.]
hizmet
laborintensive
hizmet
{i} Labour
hizmet
appointment
hizmet
office

He works at the welfare office. - O, sosyal hizmetler müdürlüğünde çalışıyor.

hizmet
mission

The mission remains to serve others. - Misyon başkalarına hizmet vermeye devam etmektedir.

Turkish - Turkish

Definition of hizmetinizde in Turkish Turkish dictionary

Hizmet
(Osmanlı Dönemi) KATV
Hizmet
(Osmanlı Dönemi) HAFFANE
HİZMET
(Osmanlı Dönemi) Bir insan, hayvan veya nebatın muhtaç olduğu işler ve takayyüdat
HİZMET
(Osmanlı Dönemi) Birinin işini görme. Bir kimsenin hesabına veya menfaatına iş görme, bu suretle yapılan iş, vazife. Memuriyet
hizmet
Birinin işini görme veya birine yarayan bir işi yapma: "Vatan, evladının hizmetini bekliyor."- Ö. Seyfettin
hizmet
Görev, iş
hizmet
Birinin işini görme veya birine yarayan bir işi yapma
hizmet
Bakım, özen, ihtimam
hizmetinizde
Favorites