James Bond. At your service.
In Japan it is not customary to tip for good service.
- Japonya'da iyi hizmet için bahşiş vermek geleneksel değildir.
Everyone has the right of equal access to public service in his country.
- Her şahıs memleketin kamu hizmetlerine eşitlikle girme hakkını haizdir.
The traditional way of learning a language may satisfy at most one's sense of duty, but it can hardly serve as a source of joy. Nor will it likely be successful.
- Bir dil öğrenmenin geleneksel yolu olsa olsa birinin görev duygusunu tatmin edebilir ama o bir sevinç kaynağı olarak hizmet edemez. Ayrıca muhtemelen başarılı olmayacaktır.
We're waiting to be served.
- Biz hizmet edilmeyi bekliyoruz.
We were waiting on him for ten minutes.
- On dakikadır ona hizmet ediyorduk.
Postal services are a government monopoly.
- Posta hizmetleri devlet tekelindedir.
The postal service in this country isn't fast.
- Bu ülkede posta hizmeti hızlı değildir.
Bank services are getting more and more expensive.
- Banka hizmetleri gittikçe daha pahalı oluyor.
Postal services are a government monopoly.
- Posta hizmetleri devlet tekelindedir.
Why on earth did you take him to the station?
- Hangi akla hizmet onu istasyona götürdün?
After some freight cars were derailed, services were suspended on the Chuo Line.
- Bazı yük vagonları raydan çıktıktan sonra, hizmetler Chuo Hattı üzerinde askıya alındı.
This hotel does not serve lunch.
- Bu otel öğle yemeği hizmeti vermez.
He served his master well.
- O, efendisine iyi hizmet etti.
He works at the welfare office.
- O, sosyal hizmetler müdürlüğünde çalışıyor.
The mission remains to serve others.
- Misyon başkalarına hizmet vermeye devam etmektedir.