There is no reason for you to feel inferior to anyone.
- Birinden daha aşağıda olduğunu hissetmek için hiçbir neden yoktur.
We love our mother almost without knowing it, without feeling it, as it is as natural as to live.
- Biz neredeyse bilmeden, hissetmeden annemiz severiz, çünkü o yaşamak kadar doğaldır.
Susie was unable to take part in the game because she wasn't feeling well.
- Susie iyi hissetmediği için oyuna katılamadı.
I could tell right away that Tom wasn't feeling well.
- Tom'un iyi hissetmediğini derhal söyleyebilirim.
There is no reason for you to feel inferior to anyone.
- Birinden daha aşağıda olduğunu hissetmek için hiçbir neden yoktur.
Tom couldn't help but feel happy.
- Tom mutlu hissetmekten kendini alamadı.
I felt an uncomfortable tightness in my chest.
- Göğsümde tatsız bir daralma hissettim.
Words cannot describe the horror I felt.
- Kelimeler hissettiğim korkuyu anlatamaz.
To hate, to love, to think, to feel, to see; all this is nothing but to perceive.
- Görmek, hissetmek, düşünmek, sevmek, nefret etmek; bütün bunlar algılamaktan başka bir şey değildir.
I'm not feeling too well.
- Ben çok iyi hissetmiyorum.
I was not feeling very hungry.
- Çok aç hissetmiyordum.
Sensing danger, he ran away.
- Tehlikeyi hissetti, kaçtı.
Mary has nobody to talk with, but she doesn't feel lonely.
- Mary'nin konuşacak hiç kimsesi yok fakat o kendini yalnız hissetmiyor.
Feeling tired after his walk in the country, he took a nap.
- Kırsaldaki yürüyüşünden sonra yorgun hissettiği için şekerleme yaptı.