hissedilme

listen to the pronunciation of hissedilme
Turkish - English

Definition of hissedilme in Turkish English dictionary

hisset
{f} felt

She felt uneasy when the children did not come home. - Çocuklar eve gelmediği zaman huzursuz hissetti.

I felt an uncomfortable tightness in my chest. - Göğsümde tatsız bir daralma hissettim.

hissedilmek
perceived
hisset
{f} feeling

Feeling tired after his walk in the country, he took a nap. - Kırsaldaki yürüyüşünden sonra yorgun hissettiği için şekerleme yaptı.

We love our mother almost without knowing it, without feeling it, as it is as natural as to live. - Biz neredeyse bilmeden, hissetmeden annemiz severiz, çünkü o yaşamak kadar doğaldır.

hisset
{f} sensing

Sensing danger, he ran away. - Tehlikeyi hissetti, kaçtı.

hissedilmek
be perceived
hisset
{f} feel

We love our mother almost without knowing it, without feeling it, as it is as natural as to live. - Biz neredeyse bilmeden, hissetmeden annemiz severiz, çünkü o yaşamak kadar doğaldır.

Mary has nobody to talk with, but she doesn't feel lonely. - Mary'nin konuşacak hiç kimsesi yok fakat o kendini yalnız hissetmiyor.

hissedilmek
to be sensed, be perceived
Turkish - Turkish
Hissedilmek işi
HİSSET
(Osmanlı Dönemi) Cimrilik. Bahillik. Tamahkârlık
HİSSET
(Osmanlı Dönemi) Alçaklık
hissedilmek
Sezilmek: "Bu akşam sesinde kaba ve iğrenç bir şeyden söz eder gibi, âdeta bir tiksinme hissediyordu."- H. E. Adıvar
hissedilmek
Hissetme işine konu olmak
hissedilmek
Sezilmek
hisset
Cimrilik, pintilik
hisset
Cimri
hissedilme
Favorites