Benden gizlenmeye devam edemezsin, Tom.
- You can't keep hiding from me, Tom.
Tom masanın altında saklanıyor.
- Tom is hiding under the table.
Polisten saklandığı için, Dima geceyi bir çöplükte geçirdi.
- Hiding from the police, Dima spent the night in a dumpster.
Gerçeği saklamayı sürdüremezsin.
- You can't keep hiding from the truth.
Tom gizli saklama yerinden anahtarı aldı ve kapıyı açtı.
- Tom got the key from its secret hiding spot and opened the door.
Yeni bir saklanma yeri bulmam gerekiyor.
- I need to find a new hiding place.
Tom mükemmel bir saklanma yeri bulduğunu düşündü.
- Tom thought he'd found the perfect hiding place.
Kendini gizlemen işe yaramaz.
- Hiding yourself won't help.
Tom'un bir şey gizlemediğini nasıl biliyorsunuz?
- How do you know Tom wasn't hiding something?
Yüzünü gizlemek istiyorsan, çıplak yürü.
- If you want to hide your face, walk naked.
Duygularını gizlemek zorunda değilsin.
- You don't have to hide your feelings.
Tom hislerini Mary'den saklamak zorunda değildir.
- Tom doesn't have to hide his feelings from Mary.
Saklamak zorunda olduğun bir şeyin var mı?
- Do you have something to hide?
Benim postumu kurtardığın için teşekkürler.
- Thanks for saving my hide.
Çabuk, lambayı söndür, karanlıkta saklanmak istiyorum.
- Quick, turn off the lamp, I want to hide in the darkness.
Saklanmak zorunda değiliz.
- We don't have to hide.
Gizli saklanma yeri nerede?
- Where's the secret hiding place?
Bu mükemmel bir saklanma yeri.
- This is the perfect hiding place.
Tom hayal kırıklığını gizlemeye çalıştı.
- Tom tried to hide his disappointment.
Tom kelliğini gizlemek için şapkasını çıkarmadı.
- Tom kept his hat on to hide his baldness.
Onu nereye gizleyeceğini düşünemedi.
- He couldn't think where to hide it.
Duygularımı gizleyemiyorum.
- I can't hide my feelings.
Gizlenmek zorunda değiliz.
- We don't have to hide.
Gizlenmek için güvenli bir yer bulmamız gerek.
- We need to find a safe place to hide.
Saklayacak bir şeyim yok.
- I have nothing to hide.
Bunu güvenli bir yerde sakla. Ona kimsenin dokunmasını istemiyorum.
- Hide this in a safe place. I don't want anyone getting their hands on it.
The blind man, whom he had not been able to cure with the pomade, had gone back to the hill of Bois-Guillaume, where he told the travellers of the vain attempt of the druggist, to such an extent, that Homais when he went to town hid himself behind the curtains of the Hirondelle to avoid meeting him.
... where the diamonds are hiding. ...