Definition of hiçbir in Turkish English dictionary
- no
- no, not any, neither
- any
I don't know anything about her family.
- Onun ailesi ile ilgili hiçbir şey bilmiyorum.
They looked everywhere for him, but couldn't find him anywhere.
- Ona her yerde baktılar, ama hiçbir yerde bulamadılar.
- neither
- nary
- hiçbir şey
- nothing
That'll change nothing.
- O hiçbir şeyi değiştirmeyecek.
She knows nothing about your family.
- Aileniz hakkında hiçbir şey bilmiyor.
- hiçbir şey
- {i} anything
You are a really good secretary. If you didn't take care of everything, I couldn't do anything. You are just great.
- Sen gerçekten iyi bir sekretersin. Her şeyle ilgilenmemiş olsaydın , ben hiçbir şey yapamazdım. Sen harikasın.
I can't promise anything, but I'll do my best.
- Hiçbir şeye söz veremem fakat elimden geleni yapacağım.
- hiçbir suretle
- never
- hiçbir zaman
- never
My grandmother never changed her style of living.
- Büyükannem yaşam tarzını hiçbir zaman değiştirmedi.
He never takes any notice of what his father says.
- O hiçbir zaman babasının söylediklerini önemsemez.
- hiçbir biçimde
- at all
It's not going to be a problem at all.
- O hiçbir biçimde sorun olmayacak.
If it were not for the sun, we could not live at all.
- Güneş olmasa hiçbir biçimde yaşayamayız.
- hiçbir şekilde
- at all
Tom doesn't look at all convinced.
- Tom hiçbir şekilde ikna olmuş gibi görünmüyor.
I don't agree with your methods at all.
- Senin metodlarınla hiçbir şekilde aynı fikirde değilim.
- hiçbir kere
- any time
- hiçbir suretle
- in no way
- hiçbir şarta bağlı kalmaksızın
- without any conditions attached to
- hiçbir devletin egemenliği altına girmemiş ülkeler
- (Hukuk) territorium nullius
- hiçbir devletin egemenliğinde olmayan ülkeler
- (Hukuk) no-state's lands
- hiçbir değişiklik yapmadan
- as is
- hiçbir engelle karşılaşmadan
- without let or hindrance
- hiçbir fikri olmamak
- not to have a clue
- hiçbir suretle
- by no manner of means
- hiçbir suretle
- in no degree
- hiçbir suretle
- by no means
- hiçbir suretle
- under no circumstances
- hiçbir surette
- (used with a negative verb) by no means whatsoever, in no way whatsoever
- hiçbir surette
- on no condition
- hiçbir surette
- nowise
- hiçbir yer
- nowhere
He will get nowhere with his plans.
- O, planları ile hiçbir yere varamaz.
Tom appeared from out of nowhere.
- Tom hiçbir yerde dışarı çıkmadı.
- hiçbir yerde
- nowhere
The other shoe was nowhere in the store.
- Diğer ayakkabı mağazada hiçbir yerdeydi.
Tom was nowhere to be found.
- Tom bulunacak hiçbir yerdeydi.
- hiçbir yerde
- (used with a negative verb) anywhere at all, in any place whatsoever; nowhere at all; anywhere; nowhere, in no place
- hiçbir yerde
- anywhere
I can't find my umbrella anywhere.
- Şemsiyemi hiçbir yerde bulamıyorum.
Tom didn't see Mary anywhere.
- Tom Mary'yi hiçbir yerde görmedi.
- hiçbir yerde/yere
- nowhere
- hiçbir yere
- nowhere
You're going nowhere.
- Hiçbir yere gitmiyorsun.
It will get you nowhere.
- O seni hiçbir yere götürmez.
- hiçbir zaman/vakit
- (used with a negative verb) at no time whatever; never
- hiçbir şekilde
- in no way, by no means, not at any price, in/under no circumstances, not for the world, not on any account, on no account
- hiçbir şey
- (used with a negative verb) nothing at all; nothing
- hiçbir şey görmedim
- I haven't seen anything
- hiçbir şeyden zevk almayan
- blase
- hiçbir şeyden çekinmemek
- stop at nothing
- hiçbir şeyi tesadüfe bırakmamak
- leave nothing to accident
- hiçbir şekilde
- never
- hiçbir zaman
- (deyim) when hell freezes over
- hiçbir zaman
- nevermore
- hiçbir zaman
- none
- hiçbir şekilde
- anyhow
- hiçbir şey
- fuck all
- hiçbir şey
- (Argo) bugger all
- hiçbir şey
- next to nothing
- hiçbir şey
- nowt
- hiçbir suretle
- nohow
- hiçbir suretle
- nowise
- hiçbir yere
- to no place
- hiçbir zaman
- at no time
- hiçbir şekilde
- not for love nor money
- hiçbir şekilde
- on no account
You must on no account do such a thing.
- Hiçbir şekilde böyle bir şey yapmamalısın.
He will on no account accept defeat.
- O hiçbir şekilde yenilgiyi kabul etmeyecektir.
- hiçbir şekilde
- not at any price
- hiçbir şekilde
- under no circumstances
- hiçbir şekilde
- by no manner of means
- hiçbir şekilde
- not on any account
- hiçbir şey
- damn all
- hiçbir şey
- nix
- Hiçbir zaman
- not ever
- hiç bir
- didnt
- hiçbir şekilde
- in no manner
- hiçbir şey
- no nothing
- hiçbir şey
- nothing whatsoever
- deklare edecek hiçbir şeyim yok
- I have nothing to declare
- deklare edecek hiçbir şeyim yok
- nothing to declare
- göre hiçbir şey
- nothing to
- hiçbir şekilde
- in no wise
- hiçbir şekilde
- by no means
She is by no means polite.
- O hiçbir şekilde kibar değil.
Nick is by no means satisfied with the reward.
- Nic hiçbir şekilde ödülden memnun değil.
- hiçbir şekilde
- in any shape or form
- hiçbir şekilde
- not in the least
- hiçbir şekilde
- anywise
- hiçbir şey
- nothing at all
Tom saw nothing at all.
- Tom hiçbir şey görmedi.
The room was so dark that we could see nothing at all.
- Oda o kadar karanlıktı ki hiçbir şey göremedik.
- hiçbir şey
- naught
- hiçbir şey
- sweet fanny
- pasaportumu hiçbir yerde bulamıyorum
- I can't find my passport anywhere