heyecanlandır

listen to the pronunciation of heyecanlandır
Turkish - English
{f} exciting

Everything was exciting to me when I visited Spain for the first time. - İspanya'yı ilk ziyaretimde her şey beni heyecanlandırıyordu.

Ice hockey is an exciting sport. - Buz hokeyi heyecanlandırıcı bir spordur.

excite

Money doesn't excite me. It calms me. - Para beni heyecanlandırmıyor. Beni sakinleştiriyor.

His home run excited the crowd. - Onun tur vuruşu kalabalığı heyecanlandırdı.

{f} excited

Please don't get Tom excited. - Lütfen Tom'u heyecanlandırma.

The game excited lots of people. - Oyun çok sayıda insanı heyecanlandırdı.

psych out
heyecanlan
{f} thrill

My cat is thrilled with joy when she gets fish for dinner. - Kedi akşam yemeği için balık aldığında sevinçten heyecanlandı.

Everybody was thrilled by his story. - Herkes onun hikayesi tarafından çok heyecanlandı.

heyecanlan
{f} thrilled

Tom will be thrilled to see you. - Tom seni görmekten heyecanlanacak.

He's thrilled with his new job. - O, yeni işinde heyecanlanıyor.

heyecanlan
{f} thrilling
heyecanlan
{f} twittering
heyecanlan
twitter
heyecanlandır
Favorites