Sami was willing to do that.
- Sami onu yapmak için hevesliydi.
Tom said that he was willing to do that.
- Tom onu yapmaya hevesli olduğunu söyledi.
My brother is keen on collecting stamps.
- Erkek kardeşim pul toplama heveslisidir.
She is keen to go abroad.
- O yurt dışına gitmek için hevesli.
She's an avid art collector.
- O, hevesli bir sanat koleksiyoncusu.
Tom is an avid cyclist.
- Tom, hevesli bir bisikletçidir.
George is very enthusiastic about his new job.
- George yeni işi hakkında çok hevesli.
Tom isn't very enthusiastic, is he?
- Tom çok hevesli değil, değil mi?
Young people are eager to go abroad.
- Gençler yurt dışına gitmekte çok hevesli.
He was eager to try on the blue shirt.
- Mavi gömleği denemek için hevesliydi.
He is anxious to see you.
- O seni görmek için hevesli.
He was anxious to meet you.
- O sizinle karşılaşmak için hevesliydi.
George is very enthusiastic about his new job.
- George yeni işi hakkında çok hevesli.
Tom isn't very enthusiastic, is he?
- Tom çok hevesli değil, değil mi?
I'm not keen on this kind of music.
- Bu tür müziğe hevesli değilim.
Sami was very keen on hunting.
- Sami avlanmaya çok hevesliydi.