Sami was willing to do that.
- Sami onu yapmak için hevesliydi.
Tom said that he was willing to do that.
- Tom onu yapmaya hevesli olduğunu söyledi.
He is a keen Stephen King fan.
- O hevesli bir Stephen King hayranıdır.
She is keen to go abroad.
- O yurt dışına gitmek için hevesli.
Tom is an avid reader of history.
- Tom tarihin hevesli bir okuyucusudur.
Tom is an avid cyclist.
- Tom, hevesli bir bisikletçidir.
Tom seems to be enthusiastic.
- Tom hevesli görünüyor.
Tom didn't sound as enthusiastic as Mary.
- Tom Mary kadar hevesli görünmüyordu.
Ken is an eager student.
- Ken hevesli bir öğrenci.
He is very eager to go there.
- Oraya gitmeye çok hevesli.
He is anxious to please everybody.
- O, herkesi memnun etmeye hevesli.
I'm anxious for a promotion.
- Ben bir tanıtım için hevesliyim.
Tom isn't very enthusiastic, is he?
- Tom çok hevesli değil, değil mi?
Tom seems to be enthusiastic.
- Tom hevesli görünüyor.
Sami was very keen on hunting.
- Sami avlanmaya çok hevesliydi.
I'm not keen on this kind of music.
- Bu tür müziğe hevesli değilim.