hesapları

listen to the pronunciation of hesapları
Turkish - English
accounts
In project accounting, a set of cost statements that display the current status of the project and future status upon completion
Accounts means the statutory accounts required to be submitted to us in respect of the relevant financial year of a charity See OG 15 series
The whole series of registered transactions based on which Asigna undertakes compensation and calculates initial minimum contributions, clearing house contributions and settlement by each clearing member
(Business Accounting Vol 1 - Chapter 9): This is a term previously used to refer to statements produced at the end of accounting periods, such as the trading and profit and loss account and the balance sheet Nowadays, the term 'financial statements' is more commonly used
Answer
third-person singular of account
Maintenance of the systems financial incomes and outcomes
The formal statement of a company's financial affairs Every company must submit a statutory statement of accounts to Companies House annually Contrast with bookkeeping, which is the routine keeping of financial records from which accounts are prepared
Accounts are collections of logically related files, much like departments within a company Each department has its own set of file cabinets The name of the account is also the logon, that is, it is entered at the "LOGON PLEASE" message to gain access to the system In the account's MD also are verbs, miscellaneous connectives and modifiers, and PROCs
relations,, usually formal, established for some service between parties
All the specific asset, liabilities, and fund balances are stored in the accounts For there can be a cash account, a notes payable account, and reserve for employee retirement account The accounts allow the chronological entries to be summarized by specific element, e g , cash In government, there will be a set of accounts for each fund
The transaction records that all companies must keep These records--which are usually kept at the principal place of business--enable individuals to ascertain a company’s financial position with reasonable accuracy at any time After the fiscal year ends, the company’s directors must distribute the three reports to the shareholders: 1) the balance sheet; 2) the revenue account; 3) an auditor’s report Companies residing or operating in the U S may also be required to file statements with the SEC or another regulatory agency
Financial Statements
plural of account
hesap
account

She was asked to account for her conduct. - Ona davranışı için hesap soruldu.

My wife keeps the household accounts. - Ev hesaplarını eşim tutar.

hesap
calculation

I've been doing some calculations. - Bazı hesaplamalar yapıyorum.

I've been doing some calculations. - Bazı hesaplamalar yapmaktayım.

hesapları denetleme
auditing
hesapları gözden geçirmek
(Ticaret) go over the accounts
hesapları gözden geçirmek
reckon over
hesap
{i} estimate

Isaac Newton was the first person to estimate the mass of the Sun. - İsaac Newton, Güneş'in kütlesini ilk hesaplayan kişiydi.

hesap
score
hesap
count

He made a complete financial record on his computer, basing his calculations on countless receipts and bank records. - O, sayısız makbuz ve banka kayıtlarıyla ilgili yaptığı hesaplamalara dayandırarak, bilgisayarında tam bir mali kayıt yaptı.

Tom was counting on Mary to help him get ready for the party. - Tom Mary'nin, parti hazırlığı için ona yardım edeceğini hesaplamıştı.

hesap
bill

The bill must be paid today. - Hesap bugün ödenmelidir.

The bill came to over $25. - Hesap 25 dolardan fazla geldi.

hesap
computation
hesap
bill, check, tab (in a restaurant, bar, etc.)
hesap
sum
hesap
statement

Statements will be mailed every quarter. - Hesap özetleri her üç ayda bir gönderilecektir.

hesap
sums
hesap
debt
alacak hesapları
(Ticaret) accounts receivables
denetleme (hesapları)
audit
faaliyet hesapları
(Ticaret) operating accounts
fark hesapları
(Ticaret) variance accounts
hesap
accounts

My wife keeps the household accounts. - Ev hesaplarını eşim tutar.

Tom cleaned out his bank accounts and disappeared. - Tom banka hesaplarını boşaltıp ortadan kayboldu.

hesap
check

We'd like separate checks. - Biz ayrı hesaplar istiyoruz.

Have you checked your calculations? - Hesapları kontrol ettin mi?

hesap
(Ticaret) facility
hesap
(Bilgisayar) calc

A computer can calculate very rapidly. - Bir bilgisayar çok seri şekilde hesaplayabilir.

The calculator on the table is mine. - Masanın üstündeki hesap makinesi benim.

hesap
recital
hesap
(Ticaret) balance

Tom double-checked his bank balance before writing the check. - Tom çek yazmadan önce hesap bakiyesini kontrol etti.

I'd like to find out my bank balance. - Banka hesap bakiyemi öğrenmek istiyorum.

hesap
tally
hesap
cipher
hesap
calculate

A computer can calculate very rapidly. - Bir bilgisayar çok seri şekilde hesaplayabilir.

Tom calculated that he had given Mary over 34,000 dollars in the past six months. - Tom Mary'ye geçen altı ay içinde 34,000 dolardan daha fazla verdiğini hesapladı.

milli gelir hesapları
(Ticaret) national income accounts
nakit hesapları
(Kanun) cash accounts
hesap
calculus
hesap
tab

The calculator on the table is mine. - Masadaki hesap makinesi benim.

hesap
accountable to
alacak hesapları finansmanı
(Ticaret) accounts receivable financing
dahili kasa hesapları
(Ticaret) cash in hand internal account
hesap
calculation, computation
hesap
arithmetic
hesap
(Hukuk) account, bill
hesap
settling
hesap
plan, expectation
hesap
calculating

Tom didn't want to waste any more time calculating how much time had been wasted. - Tom ne kadar zamanın boşa harcandığını hesaplamada daha fazla zamanı boşa harcamak istemedi.

Primitive calculating machines existed long before computers were developed. - İlkel hesap makineleri, bilgisayarlar geliştirilmeden uzun zaman önce vardı.

hesap
account, financial record
hesap
reckoning
hesap
calculation, calculus, computation; account; bill, check; estimate; arithmetic
hesap
counting

Tom was counting on Mary to help him get ready for the party. - Tom Mary'nin, parti hazırlığı için ona yardım edeceğini hesaplamıştı.

Abacuses are counting devices. - Abaküsler hesaplama aracıdır.

hesap
account, money owed or on deposit
hisse alt hesapları
(Ticaret) stock subaccounts
işletme hesapları
(Hukuk) operating accounts
muhasebe hesapları
(Hukuk) audit trail
tahliye hesapları
(Askeri,Ticaret) landing accounts
taksit hesapları
(Ticaret) instalment accounts
tasarruf hesapları
(Askeri) equity accounts
tasarruf hesapları
(Askeri) ownership accounts
Turkish - Turkish

Definition of hesapları in Turkish Turkish dictionary

hesap
Oranlama, tahmin: "Evdeki hesap çarşıya uymaz."- Atasözü
hesap
Bir girişimin, bir işin başarıya ulaşması için alınan önlemlerin bütünü
hesap
"Tutum", "durum" veya "anlayış" anlamına gelir
hesap
Alacaklı veya borçlu olma durumu: "Al eline kalemi, şu benim hesapları görüver."- S. F. Abasıyanık. Ödenecek ücretin dökümünü ve tutarını gösteren kâğıt, hesap pusulası, adisyon
hesap
Matematiksel işlem
hesap
Tutum, durum, anlayış
hesap
Ödenecek ücretin dökümünü ve tutarını gösteren kâğıt, hesap pusulası, adisyon
hesap
Oranlama, tahmin
hesap
Bankadaki işlemlerin yapılabilmesi için kişi, kurum ve kuruluşlar adına düzenlenen çizelge
hesap
Aritmetik
hesap
Alacaklı veya borçlu olma durumu
hesap
Bir girişimin, bir işin başarıya ulaşması için alınan önlemlerin bütünü: "Harbe nasıl, niçin ve ne hesapla girmiştik?."- F. R. Atay
integral hesapları
Sonsuz integrallerin bulunması ve onların uygulanması ile ilgili yöntemleri kullanan matematik dalı
hesapları
Favorites