After Tom's dog ate a candy bar, Tom used his smartphone to calculate the level of chocolate poisoning.
- Tom'un köpeği şeker çubuğunu yedikten sonra, Tom çikolata zehirlenmesinin seviyesini hesaplamak için akıllı telefonunu kullandı.
Their job is to calculate salaries.
- Onların işi maaşları hesaplamak.
We have to figure out how much it's going to cost us.
- Bunun bize kaça mal olacağını hesaplamak zorundayız.
They have to figure out the cost.
- Onlar maliyeti hesaplamak zorunda.
I've been doing some calculations.
- Bazı hesaplamalar yapmaktayım.
I've made a mistake in my calculations.
- Hesaplamalarımda bir hata yaptım.
I must calculate how much money I'll spend next week.
- Gelecek hafta ne kadar para harcayacağımı hesaplamalıyım.
To calculate the capacity, multiply the length by the width by the depth.
- Kapasiteyi hesaplamak için, uzunluğu genişlikle derinlikle çarpın.
The scientists used an IBM mainframe computer to make their calculations.
- Bilim adamları hesaplamalarını yapmak için bir IBM ana çerçeve bilgisayarı kullandı.
He made a complete financial record on his computer, basing his calculations on countless receipts and bank records.
- O, sayısız makbuz ve banka kayıtlarıyla ilgili yaptığı hesaplamalara dayandırarak, bilgisayarında tam bir mali kayıt yaptı.
Isaac Newton was the first person to estimate the mass of the Sun.
- İsaac Newton, Güneş'in kütlesini ilk hesaplayan kişiydi.
The first calculating tool of mankind is called an abacus.
- İnsanların ilk hesaplama aracına abaküs denir.
He doesn't check his figures when he's calculating.
- Hesaplarken rakamlarını kontrol etmez.
Scientists can easily compute the distance between planets.
- Bilimciler gezegenler arasındaki uzaklıkları kolayca hesaplayabilir.
He made a complete financial record on his computer, basing his calculations on countless receipts and bank records.
- O, sayısız makbuz ve banka kayıtlarıyla ilgili yaptığı hesaplamalara dayandırarak, bilgisayarında tam bir mali kayıt yaptı.
Tom calculated that he had given Mary over 34,000 dollars in the past six months.
- Tom Mary'ye geçen altı ay içinde 34,000 dolardan daha fazla verdiğini hesapladı.
A computer can calculate very rapidly.
- Bir bilgisayar çok seri şekilde hesaplayabilir.
Tom calculated his expenses.
- Tom giderlerini hesapladı.
He calculated the expenses.
- O, giderleri hesapladı.