Mother always gets up early in the morning.
- Anne her zaman sabahları erken kalkar.
Bill is always honest.
- Bill her zaman dürüsttür.
He is stronger than ever.
- O, her zamankinden daha güçlüdür.
For all his genius, he is as unknown as ever.
- Bütün dehasına rağmen, o her zaman olduğu kadar bilinmiyor.
You can call me at any time.
- Beni her zaman arayabilirsin.
You can call me any time.
- Beni her zaman arayabilirsin.
Tom always blames Mary for everything.
- Tom her zaman Mary'yi her şey için suçluyor.
Tom always blames me for everything.
- Tom her zaman beni her şey için suçluyor.
Bill is honest all the time.
- Bill her zaman dürüsttür.
He stayed there all the time.
- O her zaman orada kaldı.
There's always next year.
- Her zaman gelecek yıl vardır.
Japan has produced more cars than ever this year.
- Japonya bu yıl her zamankinden daha çok araba üretti.
She did nothing but cry all the while.
- O her zaman ağlamaktan başka hiçbir şey yapmadı.
He kept smoking all the while.
- O her zaman sigara içmeye devam etti.
A good book is the best friend, now and forever.
- İyi bir kitap, şimdi ve her zaman en iyi arkadaştır.
I am forever in trouble.
- Benim her zaman başım belada.
You can call me at any time.
- Beni her zaman arayabilirsin.
An accident may happen at any time.
- Bir kaza her zaman olabilir.
Every time I hear that song, I think of my high school days.
- O şarkıyı duyduğum her zaman,lise günlerimi düşünürüm.
This works every time.
- Bu her zaman işe yarar.
It was you all along, wasn't it?
- O her zaman sendin, değil mi?
I will be glad to help you anytime.
- Size yardım etmekten her zaman mutlu olacağım.
Ask me anything anytime.
- Bana her zaman bir şey sor.
To come out on top, you have to stay two steps ahead of your opponent at all times.
- Zirveye çıkmak için her zaman rakibin iki adım önünde kalmak zorundasın.
Pay attention to your surroundings at all times.
- Her zaman çevrenize dikkat edin.