They're late, as usual.
- Onlar her zamanki gibi geç kaldılar.
She came late as usual.
- O, her zamanki gibi geç geldi.
As always, Keiko showed us a pleasant smile.
- Keiko bize her zamanki gibi hoş bir gülümseme gösterdi.
He was late, as always.
- O, her zamanki gibi geç kalmıştı.
She came late as usual.
- O, her zamanki gibi geç geldi.
As usual, Mike was late for the meeting this afternoon.
- Her zamanki gibi, Mike, bu öğleden sonra toplantı için geç kalmıştı.