A lot of people want peace all over the world.
- Dünyanın her yerinde çok sayıda insanlar barış istiyorlar.
The branch offices of the bank are located all over Japan.
- Bankanın şubeleri Japonya'nın her yerinde bulunmaktadır.
You can't get lost in big cities; there are maps everywhere!
- Büyük kentlerde kaybolmazsın, her yerde haritalar var!
She is an excellent scholar, and is recognized everywhere as such.
- O, mükemmel bir bilim adamıdır, bu itibarla her yerde tanınır.
They looked everywhere for him, but couldn't find him anywhere.
- Ona her yerde baktılar, ama hiçbir yerde bulamadılar.
Tom can sleep anywhere.
- Tom her yerde uyuyabilir.
The man is well-known all over the village.
- Adam köyün her yerinde iyi tanınmıştır.
The branch offices of the bank are located all over Japan.
- Bankanın şubeleri Japonya'nın her yerinde bulunmaktadır.
There were flowers all around.
- Her yerde çiçekler vardı.
He left his books all around the house.
- O, kitaplarını evin her yerine bıraktı.