She is an excellent scholar, and is recognized everywhere as such.
- O, mükemmel bir bilim adamıdır, bu itibarla her yerde tanınır.
A function that is differentiable everywhere is continuous.
- Ayırdedilebilir bir işlev her yerde süreklidir.
That kind of thing can't be found just anywhere.
- O tür şey her yerde bulunamaz.
You may go anywhere you like.
- İstediğiniz her yere gidebilirsiniz.
He had bruises all over after the fight.
- Uçuştan sonra her yerde morlukları vardı.
A lot of people want peace all over the world.
- Dünyanın her yerinde çok sayıda insanlar barış istiyorlar.
There were flowers all around.
- Her yerde çiçekler vardı.
He left his books all around the house.
- O, kitaplarını evin her yerine bıraktı.