Definition of her şeyi in Turkish English dictionary
- everything
- of all things
- her şey
- everything
Some people believe that Japan is No.1 in everything.
- Bazı insanlar Japonya'nın her şeyde 1 numara olduğuna inanıyor.
Everything about him was grey.
- Onun hakkında her şey griydi.
- her şey
- anything
I will do anything for you.
- Senin için her şeyi yapacağım.
If you want to have parties in my house, clean up everything afterwards, and don't break anything, or else pay for the damage.
- Benim evimde partiler vermek istiyorsanız, daha sonra her şeyi temizleyin ve bir şey kırmayın, ya da zarar için ödeme yapın.
- her şeyi altüst etmek
- turn everything topsyturvy
- her şeyi altüst etmek
- turn everything upside down
- her şeyi açıklamak
- show one's cards
- her şeyi açıklamak
- put all the goods in the shopwindow
- her şeyi başaşağı çevirmek
- turn everything topsyturvy
- her şeyi bilen
- omniscient
Some humans believe that there exists a god who is omniscient, omnipotent and omnipresent.
- Bazı insanlar; her şeyi bilen, her şeye gücü yeten ve her yerde olan bir tanrının var olduğuna inanıyorlar.
- her şeyi bilme
- omniscience
- her şeyi denemek
- go to all lengths
- her şeyi denemek
- go any lengths
- her şeyi denemek
- go all lengths
- her şeyi düşünerek
- all in all
All in all, after ten years of searching, my friend got married to a girl from the Slantsy region.
- Her şeyi düşünerek, on yıllık araştırmadan sonra, arkadaşım Slantsy bölgesinden bir kızla evlendi.
- her şeyi gören
- quick of eye
- her şeyi göze alma
- desperation
- her şeyi göze almış
- desperate
- her şeyi göze almış kimse
- desperado
- her şeyi göze olmak
- stick at nothing
- her şeyi hesaba katan
- circumspect
- her şeyi hesaba katarak
- on the whole
- her şeyi hesaba katarak
- all around
- her şeyi hesaba katarak
- all in all
- her şeyi hesaba katarak
- all-round
- her şeyi itiraf etmek
- to make a clean breast of
- her şeyi kadere bırakan
- fatalistic
- her şeyi ortaya dökmek
- put all the goods in the shopwindow
- her şeyi reddetmek
- hold out for
- her şeyi saran
- all embracing
- her şeyi yapabilme
- omnipotence
- her şey
- {i} all
All you have to do is sign this paper.
- Yapmanız gereken her şey bu evrakı imzalamaktır.
All that glitters is not gold.
- Parlayan her şey altın değildir.
- emek her şeyi yener
- (Latin) labor omnia vincit
- her şey
- (Argo) lock, stock and barrel
- her şey
- omni-
- her şey
- everything that
- her şey
- all the things
- herşeyi
- everything
- elinden gelen her şeyi yapmak
- (Konuşma Dili) stand on one's head
- her şey
- the works
- her şey
- everything, all
- her şey
- caboodle
- her şey
- omni
Only God is omnipotent.
- Sadece Tanrı her şeye gücü yetendir.
How many omnivorous children are patients in hospital?
- Hastanede her şeyi yiyen kaç çocuk hasta var?
- her şey
- {k} the whole ball of wax
- mümkün olan her şeyi yapmak
- (Konuşma Dili) stand on one's head
- yangının her şeyi yakması
- holocaust
- önüne gelen her şeyi yıkan güç
- Juggernaut