Everything about him was grey.
- Onun hakkında her şey griydi.
Don't worry, everything will be OK.
- Üzülmeyin, her şey düzelecek.
You are a really good secretary. If you didn't take care of everything, I couldn't do anything. You are just great.
- Sen gerçekten iyi bir sekretersin. Her şeyle ilgilenmemiş olsaydın , ben hiçbir şey yapamazdım. Sen harikasın.
I will do anything for you.
- Senin için her şeyi yapacağım.
All's fair in love and war.
- Aşkta ve savaşta her şey adildir.
All you ever do is nitpick. I wish you could say something more constructive.
- Şu ana kadar yaptığın bütün şey her şeye kusur bulmak, keşke daha yapıcı bir şey söyleyebilsen.
How many omnivorous children are patients in hospital?
- Hastanede her şeyi yiyen kaç çocuk hasta var?
Only God is omnipotent.
- Sadece Tanrı her şeye gücü yetendir.
I find it boring everything I do not fall in love with.
- Aşık olmadığım herşeyi sıkıcı buluyorum.
Tell Tom everything's fine.
- Tom'a herşeyin yolunda olduğunu söyle.