herşey

listen to the pronunciation of herşey
Turkish - English
everything

Tell Tom everything's fine. - Tom'a herşeyin yolunda olduğunu söyle.

I find it boring everything I do not fall in love with. - Aşık olmadığım herşeyi sıkıcı buluyorum.

all in all
(deyim) box and dice
her şey
everything

Don't worry, everything will be OK. - Üzülmeyin, her şey düzelecek.

Some people believe that Japan is No.1 in everything. - Bazı insanlar Japonya'nın her şeyde 1 numara olduğuna inanıyor.

her şey
anything

This means you can reuse them freely for a textbook, for an application, for a research project, for anything! - Bu, onları bir ders kitabı için, bir uygulama için, bir araştırma projesi için, her şey için yeniden serbestçe kullanabileceğin anlamına gelir.

If you want to have parties in my house, clean up everything afterwards, and don't break anything, or else pay for the damage. - Benim evimde partiler vermek istiyorsanız, daha sonra her şeyi temizleyin ve bir şey kırmayın, ya da zarar için ödeme yapın.

her şey
{i} all

One will be judged by one's appearance first of all. - Bir insan her şeyden önce görünümü ile değerlendirilecektir.

All that glitters is not gold. - Parlayan her şey altın değildir.

her şey
(Argo) lock, stock and barrel
her şey
omni-
Sonu iyi biten herşey iyidir
(Atasözü) All is well that ends well
her şey
everything that
her şey
all the things
aramızda herşey bitti
I am thru with
her şey
the works
her şey
everything, all
her şey
caboodle
her şey
omni

Jane Goodall discovered that chimpanzees are omnivorous, not vegetarian. - Jane Goodall şempanzelerin her şeyi yediklerini, vejetaryen olmadıklarını keşfetti.

Only God can safely be omnipotent. - Sadece Tanrı güvenle her şeye gücü yeter olabilir.

her şey
{k} the whole ball of wax
Turkish - Turkish

Definition of herşey in Turkish Turkish dictionary

Her şey
(Osmanlı Dönemi) ÂLEM
Her şey
ne
annem hakkında herşey
Pedro Almodovar'ın bir filmi