hepiniz

listen to the pronunciation of hepiniz
Turkish - English
all of you

I have wonderful news for all of you. - Hepiniz için harika haberim var.

All of you did good work. - Hepiniz iyi iş yaptınız.

youse
y'all
youall
hep
always

He was always drinking in those days. - O, o günlerde hep içki içiyordu.

I'm always bored with films that have little action. - Çok fazla aksiyon içermeyen filmlerde hep sıkılırım.

hep
all the time

If the universe is full of stars, why doesn't the light from all of them add up to make the whole sky bright all the time? - Evren yıldızlarla doluysa, neden onların hepsinden gelen ışık tüm gökyüzünü sürekli parlatmıyor?

I don't understand. Why do you hang out with her all the time? - Anlamıyorum. Niye hep onunla takılıyorsun?

hepiniz dinleyin
listen up !
hepiniz çok şakacısınız
you all play too much
hep
always, all the time, for ever, forever; all, the whole
hep
every time

Every time I read this novel, I find it very interesting. - Ne zaman bu romanı okusam bana hep çok ilginç gelir.

hep
throughout
hep
(deyim) in common with
hep
(Konuşma Dili) until hell freezes over
hep
forever

I've waited forever for this day to come. - Hep bugünün gelmesini bekledim.

hep
ever after

And they all lived happily ever after. - Ve ondan sonra hep mutlu yaşadılar.

hep
(Konuşma Dili) till hell freezes over
hep
ever

I never see a library without wishing I had time to go there and stay till I had read everything in it. - Ne zaman bir kütüphane görsem; gönlümden hep gidip içindeki her şeyi okuyana kadar orada kalmak geçer.

I had a lot of money, but spent everything. - Çok param vardı ama hepsini harcadım.

hep
ay
hep
night and day
hep
entirely, altogether (usually translates as "all"): Biz hep aynı sınıftayız. We're all in the same class. Bunu hep Fatma yaptı. Fatma did all this
hep
evermore
hep
omni

This is an omnivorous species. - Bu hepçil bir türdür.

Wolverine is omnivorous. - Porsuk bir hepçildir.

hep
always: Cuma akşamları hep adaya giderdik. On Friday evenings we'd always go to the island
hep
routinely
hep
used in: hepimiz all of us. hepiniz all of you. onların hepsi all of them. onun hepsi all of it
hep
wholly
hep
all

All those who take up the sword shall perish by the sword. - Kılıç çekenlerin hepsi kılıçla ölecek.

There was food enough for us all. - Hepimiz için yeterli yiyecek vardı.

English - Turkish

Definition of hepiniz in English Turkish dictionary

hep
baht
hep
açıkgöz
hep
uyanık
hep
talih
hep
şans
hep
argo açıkgöz
hepiniz
Favorites