I have wonderful news for all of you.
- Hepiniz için harika haberim var.
All of you are diligent.
- Hepiniz çalışkansınız.
I'm always bored with films that have little action.
- Çok fazla aksiyon içermeyen filmlerde hep sıkılırım.
I've always wondered what it'd be like to have siblings.
- Ben her zaman kardeşlere sahip olmanın nasıl bir şey olduğunu hep merak ettim.
Tom and I fight all the time.
- Tom ve ben hep kavga ederiz.
I don't understand. Why do you hang out with her all the time?
- Anlamıyorum. Niye hep onunla takılıyorsun?
Every time I read this novel, I find it very interesting.
- Ne zaman bu romanı okusam bana hep çok ilginç gelir.
I've waited forever for this day to come.
- Hep bugünün gelmesini bekledim.
And they all lived happily ever after.
- Ve ondan sonra hep mutlu yaşadılar.
I had a lot of money, but spent everything.
- Çok param vardı ama hepsini harcadım.
I never see a library without wishing I had time to go there and stay till I had read everything in it.
- Ne zaman bir kütüphane görsem; gönlümden hep gidip içindeki her şeyi okuyana kadar orada kalmak geçer.
Wolverine is omnivorous.
- Porsuk bir hepçildir.
This is an omnivorous species.
- Bu hepçil bir türdür.
There was food enough for us all.
- Hepimiz için yeterli yiyecek vardı.
He is the heaviest of us all.
- O hepimizin en ağırıdır.