Languages are not carved in stone. Languages live through all of us.
- Diller taşa kazınmamıştır. Diller hepimizin sayesinde yaşar.
Not all of us were satisfied with the system.
- Hepimiz sistemden memnun olmadık.
I've always wondered what it'd be like to have siblings.
- Ben her zaman kardeşlere sahip olmanın nasıl bir şey olduğunu hep merak ettim.
She always looks pale.
- O hep soluk görünüyor.
I don't understand. Why do you hang out with her all the time?
- Anlamıyorum. Niye hep onunla takılıyorsun?
I do it all the time.
- Ben bunu hep yaparım.
Every time I read this novel, I find it very interesting.
- Ne zaman bu romanı okusam bana hep çok ilginç gelir.
I've waited forever for this day to come.
- Hep bugünün gelmesini bekledim.
And they all lived happily ever after.
- Ve ondan sonra hep mutlu yaşadılar.
Why would you ever want to work on Wall Street?
- Neden hep Wall Street'te çalışmak istersin?
Not every student went there yesterday.
- Dün oraya öğrencilerin hepsi gitmedi.
Wolverine is omnivorous.
- Porsuk bir hepçildir.
This is an omnivorous species.
- Bu hepçil bir türdür.
She made coffee for all of us.
- O hepimiz için kahve yaptı.
All is completed with this.
- Hepsi bununla tamamlandı.