He was always drinking in those days.
- O, o günlerde hep içki içiyordu.
I've always wondered what it'd be like to have siblings.
- Ben her zaman kardeşlere sahip olmanın nasıl bir şey olduğunu hep merak ettim.
I do it all the time.
- Ben bunu hep yaparım.
I don't understand. Why do you hang out with her all the time?
- Anlamıyorum. Niye hep onunla takılıyorsun?
Every time I read this novel, I find it very interesting.
- Ne zaman bu romanı okusam bana hep çok ilginç gelir.
I've waited forever for this day to come.
- Hep bugünün gelmesini bekledim.
And they all lived happily ever after.
- Ve ondan sonra hep mutlu yaşadılar.
Thank you, everybody. Thank you so much.
- Hepinize teşekkür ederim. Çok teşekkür ederim.
Why would you ever want to work on Wall Street?
- Neden hep Wall Street'te çalışmak istersin?
This is an omnivorous species.
- Bu hepçil bir türdür.
Wolverine is omnivorous.
- Porsuk bir hepçildir.
She made coffee for all of us.
- O hepimiz için kahve yaptı.
All those who take up the sword shall perish by the sword.
- Kılıç çekenlerin hepsi kılıçla ölecek.