hence: place of supply; source; fountain head

English - Turkish

Definition of hence: place of supply; source; fountain head in English Turkish dictionary

Related Terms

staple

{i} başlıca mahsül

staple

tel

Tel zımbanın ne olduğunu biliyorum. - I know what a stapler is.

Tel zımbamı ödünç almak ister misin? - Would you like to borrow my stapler?

staple

zımbalamak

staple

esas

staple

lif

staple

bir yerin başlıca ürünü

staple

başlıca konu

staple

uzunluğuna göre tas

staple

{i} iplikçik

staple

en önemli kısı

staple

{i} çatal çivi

staple

{f} çatal çivi ile tutturmak

staple

{i} başlıca ürün

staple

bir yerin ürettiği başlıca mahsul

staple

{i} (birinin/bir hayvanın) temel yiyeceği: Grass is a staple of a zebra's diet. Ot zebranın temel

staple

{s} piyasada tutulmuş

staple

{i} esas ürün

staple

{i} zımba teli, tel

staple

{f} sınıflamak (yün vb.)

English - English

Definition of hence: place of supply; source; fountain head in English English dictionary

staple

Hyphenation

hence: place of supply; source; foun·tain head