hence, the region where the sun sets; the west

listen to the pronunciation of hence, the region where the sun sets; the west
English - Turkish
bu nedenle, güneşin battığı bölge; batı
sunset
{i} gün batımı

Gün batımı batıda parlıyor. - The sunset glows in the west.

Bu şu ana kadar gördüğüm en güzel gün batımıdır. - This is the prettiest sunset I have ever seen.

sunset
akşam
sunset
güneş batımı
sunset
gerileme devri
sunset
günbatım

Böyle harika bir günbatımı hiç görmemiştim. - I've never seen such a wonderful sunset.

Ne güzel bir günbatımı! - What a beautiful sunset!

sunset
gün batısı
sunset
{i} son

Gün batımından sonra, alanın üzerinde ince bir sis belirdi. - After sunset, a thin mist appeared over the field.

Gün batımından yaklaşık kırk beş dakika sonra vardık. - We arrived about forty-five minutes after sunset.

sunset
günbatımı

Böyle güzel bir günbatımını hiç görmedik. - Never did we see such a beautiful sunset.

Ne güzel bir günbatımı! - What a beautiful sunset!

sunset
güneş batması
sunset
çöküş devri
sunset
{i} güneş battığı zaman
sunset
günbatımında gök renkleri
sunset
{i} güneşin batışı

Tom balkonda güneşin batışına bakıyordu. - Tom was on the balcony, looking at the sunset.

sunset
{i} çöküş
sunset
{i} gurup
sunset
{i} güneşin batması, gurup
English - English
sunsetting
sunset
hence, the region where the sun sets; the west
Favorites