Birbirimize yardım etmek bizim görevimizdir.
- It is our duty to help one another.
Kurt, kurt diye çocuk bağırdı! ve köylüler ona yardım etmek için dışarı çıktılar.
- The boy cried Wolf, wolf! and the villagers came out to help him.
Bazı spekülatörler yaşlı insanların cehalet ve acizliklerinden yararlanmaktadır.
- Some speculators take advantage of the ignorance and helplessness of old people.
Tom tamamen çaresizdi.
- Tom was completely helpless.
O olmazsa, çaresiz kalırım.
- Without him, I would be helpless.
Her kimin ihtiyacı olursa ona yardım et.
- Give help to anyone who needs it.
Çay ve kahve, güne başlamaya yardımcı olur.
- Tea and coffee helps to start the day.
Soruna bir çözüm bulmak için bize yardım eder misiniz?
- Could you help us find a solution to the problem?
Tom bir çözüm bulmamıza yardım etmeyi kabul etti.
- Tom has agreed to help us find a solution.
Tom tamamen çaresizdi.
- Tom was completely helpless.
O olmazsa, çaresiz kalırım.
- Without him, I would be helpless.
İmdat? Onlar beni bıçaklayacaklar.
- Help! They're going to stab me!
İmdat! Onlar bana vuracaklar!
- Help! They're going to hit me!
Pierrette İmdat, imdat! diye bağırdı Ben katlediliyorum!
- Help! Help! cried Pierrette, I'm being murdered!
İmdat! Onlar bana vuracaklar!
- Help! They're going to hit me!
Açıklaman için teşekkürler. Bu, cümleyi doğru anlamaya yardımcı olur.
- Thanks for your explanation. It helps to understand the sentence correctly.
Sadece geçen gün neden yardım edemediğimi açıklamak istedim.
- I just wanted to explain why I couldn't help the other day.
Yardımın sayesinde, başarılıydık.
- Thanks to your help, we were successful.
Yardımın sayesinde başarabildim.
- Thanks to your help, I could succeed.
Bize yardım etmenin en iyi yolu kendi dilinizde katkıda bulunmaktır.
- The best way to help us is to contribute in your own native language.
Bu bilgi bir şifa bulmana yardımcı olabilir.
- This information may help you find a cure.
Bize yardım edebilecek bilgiye sahip olduğuna inanıyorum.
- I believe you have information that can help us.
Her kimin ihtiyacı olursa ona yardım et.
- Give help to anyone who needs it.
Dün babama yardım ettim.
- I helped my father yesterday.
Çeviri yapmama yardımcı olur musun?
- Will you help me translate?
Bu bulaşıkları yıkamama yardımcı olabilir misin?
- Can you help me wash these dishes?
Ben size yardımcı olmaktan mutlu olurum.
- I will be glad to help you.
Bana yardımcı olmak için zamanın var mı?
- Do you have time to help me?
Yardım edin! İçeride kilitli kaldım!
- Help! I've been locked in!
Lütfen bunu aşağı çekmek için bana yardım edin.
- Please help me take this down.
Çatırdayan evliliğimizi kurtarmak için yardıma ihtiyacımız var.
- We need help in fixing our broken marriage.
Tom'dan başımı beladan kurtarmak için bana yardımcı olmasını istedim.
- I asked Tom to help me get out of trouble.
He's a real road-rager. / Yup, he really needs help, maybe anger management..
The help is coming round this morning to clean.
She was struggling with the groceries, so I offered to help.
He was a great help to me when I was moving house.
The white paint on the walls helps make the room look brighter.
Are they going to beat us? —Not if I can help it!.