Tom kendinden daha az şanslı olanlara yardım etmek için zamanının çoğunu harcamaya gönüllüydü.
- Tom volunteered a good deal of his time to helping those less fortunate than himself.
Diğerlerine yardım etme ve para kazanma fikri beni cezbetti.
- I was attracted to the idea of helping others and getting money.
O, ikinci bir porsiyon çorba içti.
- He had a second helping of soup.
Bir porsiyon turta daha ister misiniz?
- Would you like another helping of pie?
Tom kendinden daha az şanslı olanlara yardım etmek için zamanının çoğunu harcamaya gönüllüydü.
- Tom volunteered a good deal of his time to helping those less fortunate than himself.
Diğerlerine yardım etme ve para kazanma fikri beni cezbetti.
- I was attracted to the idea of helping others and getting money.
O, çocuklarının para ile alışveriş etmelerine yardım ederek çok zaman harcar.
- She spends a lot of time helping her children learn to deal with money.
Bu kursta, daha çok bir yerli gibi konuşmanıza yardım ederek zaman geçireceğiz.
- In this course, we'll spend time helping you sound more like a native speaker.
Korkarım ki yardım etmek için yapabileceğim çok şey yok.
- There is not much I can do to help, I am afraid.
Kurt, kurt diye çocuk bağırdı! ve köylüler ona yardım etmek için dışarı çıktılar.
- The boy cried Wolf, wolf! and the villagers came out to help him.
O, asistanına oldukça fazla güvenir.
- He trusts his assistant quite a lot.
Başmühendis, asistanı ile el ele araştırma yaptı.
- The chief engineer did research hand in hand with his assistant.
Dün babama yardım ettim.
- Yesterday I helped the father.
Bana yardım edebilir misin?
- Can you help me down?
Verimli ve güvenilir bir yardımcıdır.
- She is an efficient and reliable assistant.
Kendisi bir arkeolog'un yardımcısıdır.
- He is an archeologist's assistant.
O, yoksullara yardım eli uzattı.
- He held out a helping hand to the poor.
Dünyada komşularımızın yardıma ihtiyacı varsa yardım eli uzatalım.
- If our neighbors around the world are in need, let's lend a helping hand.
Tom bir çözüm bulmamıza yardım etmeyi kabul etti.
- Tom has agreed to help us find a solution.
Soruna bir çözüm bulmak için bize yardım eder misiniz?
- Could you help us find a solution to the problem?
Tom tamamen çaresizdi.
- Tom was completely helpless.
Çocuk öfkesinde çaresizdir.
- The child is helpless in his rage.
Pierrette İmdat, imdat! diye bağırdı Ben katlediliyorum!
- Help! Help! cried Pierrette, I'm being murdered!
İmdat? Onlar beni bıçaklayacaklar.
- Help! They're going to stab me!
Pierrette İmdat, imdat! diye bağırdı Ben katlediliyorum!
- Help! Help! cried Pierrette, I'm being murdered!
İmdat? Onlar beni bıçaklayacaklar.
- Help! They're going to stab me!
Sadece geçen gün neden yardım edemediğimi açıklamak istedim.
- I just wanted to explain why I couldn't help the other day.
Açıklaman için teşekkürler. Bu, cümleyi doğru anlamaya yardımcı olur.
- Thanks for your explanation. It helps to understand the sentence correctly.
Yardımın sayesinde, başarılıydık.
- Thanks to your help, we were successful.
Yardımın sayesinde başarabildim.
- Thanks to your help, I could succeed.
Bize yardım etmenin en iyi yolu kendi dilinizde katkıda bulunmaktır.
- The best way to help us is to contribute in your own native language.
Bilgisayarınıza bağırmak işe yaramaz.
- Shouting at your computer will not help.
Bu bilgi bir şifa bulmana yardımcı olabilir.
- This information may help you find a cure.
Ben her zaman sana yardım etmeye hazırım.
- I am always ready to help you.
Dün babama yardım ettim.
- Yesterday I helped the father.
Çay ve kahve, güne başlamaya yardımcı olur.
- Tea and coffee helps to start the day.
Annesinin evi temizlemesine yardımcı oldu.
- She helped her mother clean the house.
Yaşlı insanlar tezgâhtar tarafından kandırıldı.
- Old people were tricked by the shop assistant.
Tom bir tezgahtar olarak çalışıyor.
- Tom works as a shop assistant.
Bana yardımcı olmak için zamanın var mı?
- Do you have time to help me?
Bir sorununuz varsa, size yardımcı olmaktan mutluluk duyarım.
- I'd be happy to help you if you're having trouble.
Lütfen Bay Nomura'yı karşılamama yardım edin.
- Please help me welcome Mr. Nomura.
Yardım edin! İçeride kilitli kaldım!
- Help! I've been locked in!
Tom'dan başımı beladan kurtarmak için bana yardımcı olmasını istedim.
- I asked Tom to help me get out of trouble.
Çatırdayan evliliğimizi kurtarmak için yardıma ihtiyacımız var.
- We need help in fixing our broken marriage.
She eagerly took a second helping of ice cream.
Thanks for lending a helping hand to the project.
He's a real road-rager. / Yup, he really needs help, maybe anger management..
The help is coming round this morning to clean.
She was struggling with the groceries, so I offered to help.
He was a great help to me when I was moving house.
The white paint on the walls helps make the room look brighter.
Are they going to beat us? —Not if I can help it!.
He had already eaten 6 sausages but that did not stop him expecting a second helping.
... It's really important in helping developers and Google ...
... companies to invest. Another is helping our companies think about how they can access ...