heimtier

listen to the pronunciation of heimtier
English - Turkish

Definition of heimtier in English Turkish dictionary

pet
{i} ev hayvanı
pet
{i} evcil hayvan

Bir evcil hayvan olarak o bir papağan besler. - She keeps a parrot as a pet.

Koko'ya yeni bir evcil hayvan vermek istediler. - They wanted to give Koko a new pet.

pet
{i} gözde

O, bir öğretmenin gözdesi. - She is a teacher's pet.

O, öğretmenin gözdesidir. - He is the teacher's pet.

pet
{s} evcil

Ben çocukken, komşuları korkutmak için bir evcil kahverengi ayım olsun istedim. - When I was little, I wanted to have a pet brown bear to scare my neighbors.

ABD hükümeti İngiltereye her zaman Amerika'nın evcil hayvanı olarak bakmıştır. - The American government has always regarded England as America's house pet.

pet
{i} gözde: teacher's pet öğretmenin gözdesi
pet
{f} okşa

Tom köpeğini okşamak için eğildi. - Tom bent down to pet his dog.

Onların köpeğini okşamıyorum. - I'm not petting their dog.

pet
kızgınlık
pet
in a pet kızgın
pet
en çok sevilen
pet
sevişme
pet
{s} kıymetli
pet
sevgili

Sen öğretmenin sevgilisisin. - You're the teacher's pet.

pet
sevmek
pet
{i} öfke
pet
oynaşmak
pet
(isim) ev hayvanı, evcil hayvan, sevgili, gözde, öfke, sinir
pet
(fiil) okşamak, sevmek, şımartmak, el üstünde tutmak, sevişmek
pet
{f} şımartmak
German - English
companion animal
pet
animal companion
pet animal