The arrow fell short of the target.
- Ok hedefine varamadı.
Tom's shot missed the target by two feet.
- Tom'un atışı hedefi iki fitle ıskaladı.
What is your ultimate goal in your life?
- Hayatınızdaki nihai hedefiniz nedir?
They attained their goal.
- Onlar hedeflerine ulaştılar.
The objectives of the marketing department and the sales department are not necessarily the same.
- Pazarlama bölümü ve satış bölümü hedefleri mutlaka aynı değildir.
The uprising failed to achieve its objectives.
- Ayaklanma, hedeflerine ulaşmakta başarısız oldu.
Which college are you aiming for?
- Siz hangi üniversiteyi hedefliyorsunuz?
Tom was aiming his pistol at Mary when John shot him.
- John onu vurduğunda, Tom silahını Mary'ye hedefliyordu.
What's your final destination?
- Senin nihai hedefin nedir?
Although each person follows a different path, our destinations are the same.
- Her insan farklı bir yol izlesede, hedeflerimiz aynıdır.
The objectives of the marketing department and the sales department are not necessarily the same.
- Pazarlama bölümü ve satış bölümü hedefleri mutlaka aynı değildir.
The uprising failed to achieve its objectives.
- Ayaklanma, hedeflerine ulaşmakta başarısız oldu.
Did you accomplish your goals?
- Hedeflerine ulaştın mı?
After reflecting on my life up to now, I decided that I needed to change my goals.
- Şimdiye kadarki hayatımı derinlemesine düşündükten sonra hedeflerimi değiştirmem gerektiğine karar verdim.
The principal goal of NASA's Juno mission is to understand the origin and evolution of Jupiter.
- NASA'nın Juno misyonunun temel hedefi Jüpiterin kökeni ve evrimini anlamaktır.
What's your final destination?
- Senin nihai hedefin nedir?
The ship proceeded to her destination.
- Gemi hedefine doğru ilerledi.
She has finally achieved her end.
- Sonunda hedefine ulaştı.
Does the end justify the means?
- Hedefe giden her yol mubah mıdır?
The objectives of the marketing department and the sales department are not necessarily the same.
- Pazarlama bölümü ve satış bölümü hedefleri mutlaka aynı değildir.
His expectations hit the mark exactly.
- Onun beklentileri tam olarak hedefi buldu.