Masanın üstünde toz birikmiş.
- Dust had accumulated on the desk.
Onun bir sürü birikmiş borçları var.
- He has many accumulated debts.
Tüccar, savaş sonrası döneminde muazzam servet biriktirdi.
- The merchant accumulated tremendous fortune during the postwar era.
Servetini çok çalışarak biriktirdi.
- He accumulated his fortune by hard work.
Servetini çok çalışarak biriktirdi.
- He accumulated his fortune by hard work.
O büyük bir servet biriktirdi.
- He accumulated a large fortune.