headlong; without restraint

listen to the pronunciation of headlong; without restraint
English - Turkish

Definition of headlong; without restraint in English Turkish dictionary

ahead
ileri

Benzin istasyonu bir kilometre ileride. - A gas station is one kilometer ahead.

İleride başka bir gemi gördük. - We saw another ship far ahead.

ahead
ilerdeki
ahead
başta

İz başta kaba görünüyordu. - The trail ahead looked rough.

ahead
önceden

Gelecek sefer önceden telefon edin. - Next time phone ahead.

Keşke önceden arasaydın. - I wish you had called ahead.

ahead
(Askeri) tam yol ileri
ahead
başlamak

İlerlemenin sırrı başlamaktır. - The secret of getting ahead is getting started.

ahead
öndeki
ahead
(Askeri) pruvada
ahead
get ahead başa geçmek
ahead
önde

O, kendi sınıfında İngilizcede öndedir. - He is ahead of his class in English.

Öndeyken vazgeçmemeliydin. - You should've quit when you were ahead.

ahead
ileride

Zor kararlar ileride yatar. - Tough decisions lie ahead.

İleride başka bir gemi gördük. - We saw another ship far ahead.

ahead
ileri doğru

Kahkaha bir cam sileceği gibidir. Yağmuru durduramaz, ancak seni ileri doğru hareket ettirir. - Laughter is like a windshield wiper. It can't stop the rain, but it lets you move ahead.

ahead
ilerde

O, matematikte bizden ilerdedir. - He is ahead of us in mathematics.

Bizim takımımız beş puan ilerdedir. - Our team is five points ahead.

ahead
ileriye

Onlar yavaşca ileriye doğru hareket etti. - They moved ahead slowly.

ahead
ileriki
ahead
önden

Biz önden gittik ve Tom olmadan yedik. - We went ahead and ate without Tom.

Önden buyuralım ve yiyelim. - Let's go ahead and eat.

ahead
gelecekte
English - English
ahead
headlong; without restraint
Favorites