Benzin istasyonu bir kilometre ileride.
- A gas station is one kilometer ahead.
İleride başka bir gemi gördük.
- We saw another ship far ahead.
İz başta kaba görünüyordu.
- The trail ahead looked rough.
Gelecek sefer önceden telefon edin.
- Next time phone ahead.
Gerçekten önceden telefon etmeliydin.
- You really should've phoned ahead.
İlerlemenin sırrı başlamaktır.
- The secret of getting ahead is getting started.
Öndeyken vazgeçmemeliydin.
- You should've quit when you were ahead.
Ben önde kırmızı bir araba görüyorum.
- I see a red car ahead.
İleride başka bir gemi gördük.
- We saw another ship far ahead.
Benzin istasyonu bir kilometre ileride.
- A gas station is one kilometer ahead.
Kahkaha bir cam sileceği gibidir. Yağmuru durduramaz, ancak seni ileri doğru hareket ettirir.
- Laughter is like a windshield wiper. It can't stop the rain, but it lets you move ahead.
Programdan ilerdeyiz.
- It's ahead of schedule.
Okul iki kilometre ilerde.
- The school is two kilometers ahead.
Onlar yavaşca ileriye doğru hareket etti.
- They moved ahead slowly.
Sen önden git. Ben yakında sana yetişirim.
- Go on ahead. I'll catch up with you soon.
Biz önden gittik ve Tom olmadan yedik.
- We went ahead and ate without Tom.