hazinem

listen to the pronunciation of hazinem
Turkish - English
My treasure
hazine
(Hukuk) treasury

If you must kill, kill an elephant and if you must rob, rob a treasury. - Eğer öldürmen gerekiyorsa bir fili öldür ve eğer bir soygun yapman gerekiyorsa bir hazine soy.

Prices for Treasury bonds fell. - Hazine bonolarının fiyatları düştü

hazine
treasure

The panda is China's national treasure. - Panda, Çin'in millî hazinesidir.

Tom stopped looking for the treasure and went back home. - Tom hazine aramayı durdurdu ve eve gitti.

hazine
public treasury
hazine
source
hazine
exchequer
hazine
trove
hazine
coffer
hazine
treasure; treasury, strong room; treasure trove; exchequer, national treasury; source
hazine
treasure, much-valued person or thing
hazine
(devlet) treasury
hazine
uterus, womb
hazine
store
hazine
storehouse
hazine
riches
hazine
repertory
hazine
revenue
hazine
stores
hazine
treasure house
hazine
storage place, depot; cistern
hazine
coffers
hazine
treasury, strongroom
hazine
thesaurus
hazine
treasure trove
hazine
mine
Turkish - Turkish

Definition of hazinem in Turkish Turkish dictionary

HAZİNE
(Osmanlı Dönemi) Define
HAZİNE
(Osmanlı Dönemi) Kıymetli şeyleri saklayacak sağlam yer
Hazine
(Osmanlı Dönemi) HAZNE
Hazine
(Osmanlı Dönemi) MEFTAH
Hazine
(Osmanlı Dönemi) MIKLAD
hazine
Değerli şeylerin saklandığı yer
hazine
Büyük bağlılık duyulan, değer verilen şey veya kimse
hazine
Devletin altın, döviz, bono ve nakit işlemlerini maliye ile birlikte düzenleme görevini üstlenen makam
hazine
Devlet malı, parası veya bunların saklandığı yer
hazine
Gömülü veya saklı iken bulunan değerli şeylerin bütünü
hazine
Kaynak
hazine
Altın, gümüş, mücevher gibi değerli eşya yığını, büyük servet
hazine
Kaynak: "Ağaç, rutubetin hazinesidir."- F. R. Atay
hazine
Altın, gümüş, mücevher gibi değerli eşya yığını, büyük servet: "Dünyanın hazinelerine başını çevirip bakmazdı."- R. H. Karay
hazine
(Osmanlı Dönemi) hızan
hazinem
Favorites