Evlilikte mutluluk tamamen şans işi.
- Happiness in marriage is entirely a matter of chance.
Araba çocuğa çarptığında şans eseri karşılaştım.
- I happened along when the car hit the boy.
Tom insanın içine işleyen bir şey olmak üzere olduğu hissini atlatamadı.
- Tom couldn't shake the feeling that something profound was about to happen.
Tom kötü bir şey olmak üzere olduğu hissini atlatamadı.
- Tom couldn't shake the feeling that something horrible was about to happen.
Tesadüfen onunla aynı trene bindim.
- It so happened that I rode in the same train with him.
Tesadüfen onu otobüste gördüm.
- It happened that I saw her on the bus.
O, meydana gelmek zorunda değildi.
- That didn't have to happen.