Tom needs to be better prepared next time.
- Tom'un gelecek sefer daha iyi hazırlanmış olması gerekiyor.
You'd better be prepared.
- Hazırlanmış olsan iyi olur.
You should prepare for the worst.
- En kötüsü için hazırlanmalısın.
He prepared his speech very carefully.
- Konuşmasını çok dikkatlice hazırladı.
He is busy preparing for the examination.
- O, sınava hazırlanmakla meşgul.
Magdalena and Lech are preparing for their Polish exams.
- Magdalena ve Lech, Lehçe sınavlarına hazırlanıyorlar.
He has drawn up a will.
- O, bir vasiyetname hazırladı.
She prepared the meal in a very short time.
- O, çok kısa bir sürede yemeği hazırladı.
In order to give him a surprise on his birthday, I prepared a fantastic cake.
- Ona doğum gününde bir sürpriz yapmak için, ben harika bir pasta hazırladım.