Get ready for the trip at once.
- Yolculuk için derhal hazırlan.
Tom has to get ready for work.
- Tom iş için hazırlanmak zorunda.
The cook prepares different dishes every day.
- Aşçı her gün farklı yemekler hazırlar.
You should prepare for the worst.
- En kötüsü için hazırlanmalısın.
He is busy preparing for the examination.
- O, sınava hazırlanmakla meşgul.
He was in charge of preparing a magazine for publication.
- O yayınlama için bir dergi hazırlanmasında sorumlu oldu.
He has drawn up a will.
- O, bir vasiyetname hazırladı.
In order to give him a surprise on his birthday, I prepared a fantastic cake.
- Ona doğum gününde bir sürpriz yapmak için, ben harika bir pasta hazırladım.
Tom prepared dinner by himself.
- Tom akşam yemeğini kendisi hazırladı.