His survival in the open ocean was a miracle; he had fully expected to die.
Tom understands what it takes to survive.
- Tom hayatta kalmak için ne gerektiğini anlıyor.
Tom thought he had a chance to survive.
- Tom, hayatta kalma şansı olduğunu düşündü.
If Tom hadn't helped Mary, she wouldn't have stood a chance of surviving.
- Eğer Tom Mary'ye yardım etmeseydi, onun hayatta kalma şansı olmayacaktı.
The surviving refugees longed for freedom.
- Hayatta kalan mültecilerin özgürlük gözünde tütüyor.