The picnic was a disappointment.
- Piknik bir hayal kırıklığıydı.
She sighed with disappointment at the news.
- Haberle ilgili hayal kırıklığından dolayı iç çekti.
My mother was disappointed by my failure.
- Hatamdan dolayı annem hayal kırıklığına uğradı.
Tom was disillusioned.
- Tom hayal kırıklığına uğradı.
I was disillusioned at his married life.
- Ben onun evlilik yaşamına hayal kırıklığına uğradım.
When the food is bad, it's a real letdown.
- Yemek kötü olduğunda, gerçek bir hayal kırıklığıdır.
The party was a bit of a letdown.
- Parti biraz hayal kırıklığıydı.