The concert was a big disappointment.
- Konser büyük bir hayal kırıklığıydı.
She sighed with disappointment at the news.
- Haberle ilgili hayal kırıklığından dolayı iç çekti.
My mother was disappointed by my failure.
- Hatamdan dolayı annem hayal kırıklığına uğradı.
Tom was disillusioned.
- Tom hayal kırıklığına uğradı.
Don't be disillusioned.
- Hayal kırıklığına uğrama.
When the food is bad, it's a real letdown.
- Yemek kötü olduğunda, gerçek bir hayal kırıklığıdır.
It was such a letdown.
- Böylesine bir hayal kırıklığıydı.